Giresun Işık Gazetesi

Yaylalara dökülen molozlar doğaya ihanettir

 

Son yıllarda, Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi Giresun yaylalarında da doğaya karşı işlenen tahribatlar göz ardı edilemeyecek bir seviyeye ulaştı.

Sis Dağı yaylasında yaşananlara herkes şahit olurken, son aylarda özellikle Kümbet, Tamdere ve Kulakkaya gibi doğal güzellikleriyle ünlü yaylalarda, yol kenarlarına dökülen molozlar ve çöpler, yalnızca estetik bir problem yaratmıyor, aynı zamanda bölgedeki ekosistemi geri dönülmez şekilde tahrip ediyor.

Peki, doğanın bu denli hor kullanılmasına neden sessiz kalıyoruz? Neden yaylalarımıza bu kadar sorumsuzca davranılıyor? Bu sorulara cevap vermek hem bireysel hem de toplumsal bir sorgulamayı gerektiriyor.

Tabiki kaldıysa!

İlk olarak, Giresun Valiliği ve ona bağlı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, Karayolları ile Jandarma ekiplerine büyük sorumluluklar düştüğünü belirterek yazımıza başlayalım.

Kâğıt üzerinde yürütülen çevre koruma çalışmaları, denetimlerin yetersizliği ve yaptırımların etkisizliği yüzünden sahada neredeyse hiçbir işe yaramıyor.

Çevre bilinci oluşturma yönünde bazı çalışmalar var… Lakin yeterli mi? Kesinlikle koskoca hayır. Moloz dökümü devam ediyor, yaylalar kirleniyor, doğa yok ediliyor. Neredeyse her gün yaylalardaki halkımı bu sorunlara tanık olurken, yetkililer neden gereken önlemleri alamıyor?

Hele de Karayollarının uhdesinde olan bir alanda müteahhit tarafından yapılan çalışmanın artıklarının yine kara yolunun kenarına dökülmesine anlam veremiyorum.

Bu konuda Giresun Valiliği ve ilgili kurumların daha etkin bir denetim mekanizması kurması gerektiği aşikar. Kaldı ki, moloz ve çöp dökümü olayı basit bir dikkatsizlik meselesi değil, ciddi bir çevre suçu.

Ve bu suçun sorumluları sadece molozları dökenler değil, bu duruma göz yuman ve yeterli önlemi almayan yerel yönetimlerdir. Yalnızca doğaya zarar verenlere değil, bu tahribatın farkında olup da sessiz kalanlara da yasal yaptırımlar uygulanmalıdır.

Yaylaların bu şekilde kirlenmesi, Giresun’un turizm potansiyelini de yok etmekte, bölgenin geleceğine büyük bir darbe vurmaktadır.

Etkili bir denetim mekanizması, caydırıcı cezalar ve halkı bilinçlendirme kampanyaları ile bu sorun kolayca kontrol altına alınabilir.

Ancak bu yönde ciddi bir irade eksikliği olduğu da gün gibi aşikâr!

İlgililer sadece masa başında değil, sahada aktif bir şekilde çalışmalıdır. Aksi halde, kuruyan su kaynakları, yok olan bitki örtüsü ve bölgedeki yaban hayatın tahribatı başta olmak üzere doğanın verdiği cevap çok ağır olacaktır.

Sonuç olarak, yaylaların kaderi birkaç bilinçsiz kişinin insafına bırakılmamalı. Moloz döken sorumlular hakkında yasal kovuşturma başlatılmalı, doğanın korunması için cezalar caydırıcı hale getirilmeli ve bu tür olayların tekrar yaşanmaması için yerel yönetimler daha etkin bir şekilde çalışmalıdır.

Aksi takdirde, Giresun’un o güzel yaylaları birer çöplüğe dönüşecek ve bizler bu kayıtsızlığın bedelini çok ağır ödeyeceğiz.

Exit mobile version