Giresun’un Sessiz Çığlığı: Madenler, HES’ler, İşsizlik ve Unutulan Turizm Potansiyeli

Karadeniz’in incisi Giresun, doğasıyla, insanıyla ve tarihiyle eşsiz bir şehir. Ancak son yıllarda yaşanan gelişmeler, bu güzel coğrafyanın adeta sistematik bir yıkıma maruz kaldığını gösteriyor. İşsizlik, çevre tahribatı, turizm potansiyelinin heba edilmesi ve plansız yönetim anlayışı Giresun’un geleceğini karartıyor.

İşsizliğin Yakıcı Gerçeği

Yakın zamanda yapılan bir açıklamaya göre, Giresun’daki kamu işçisi alımı için açılan 3.658 kişilik kadroya tam 23.336 kişi başvurdu. Bu rakam, sadece bir istatistik değil; şehrin içinde bulunduğu ekonomik buhranı çarpıcı biçimde gözler önüne seriyor. Neredeyse her haneden bir başvurunun olduğu bu tablo, “Giresun’da geçim nasıl sağlanıyor?” sorusunu sormamıza neden oluyor.

Bu aynı zamanda siyasal iktidar açısından da sorgulanması gereken bir durum. Genç işsizliğin böylesine yüksek olduğu bir ortamda nüfus artış hızının düşmesinden şikâyet etmek, gerçekle bağını koparmış bir yaklaşım. Gençlere iş, güvenlik, gelecek umudu verilmeden çocuk sahibi olmaları nasıl beklenebilir?

Madenin Karanlık Gölgesi

Giresun’un %85’inin maden sahası ilan edildiği ifade ediliyor. Kulakkaya’dan Dereli’ye, Doğankent’ten Çatalağaç’a kadar birçok köy ve ilçe, maden arama ve işletme faaliyetleriyle kuşatılmış durumda. Bu durum, sadece doğayı değil, aynı zamanda insanların yaşam hakkını da tehdit ediyor.

Maden uğruna gözden çıkarılan bu topraklar, aslında Giresun’un en büyük sermayesi olan doğasına mezar kazıyor. Tarım, hayvancılık, turizm gibi sürdürülebilir gelir kaynakları hiçe sayılarak kısa vadeli çıkarlar uğruna bu coğrafya feda ediliyor.

HES’lerle Kuruyan Vadiler

Bir başka büyük çevre sorunu ise HES projeleri. Yağlıdere’de suyun oksijen bile almadan denize döküldüğü, Harşıt Vadisi’nden su çalınıp başka yere baraj yapıldığı, Dereli ve çevresinin HES tarlası haline geldiği bir ortamda, vadilerin ekosistemi tamamen bozuluyor.

Çanakçı ise bu düzene boyun eğmeyen, hakkını arayan bir ilçemiz. Çanakçı Deresi üzerinde 8 HES planlanmış, 5’i inşa edilmiş durumda. Oysa bu dere sadece doğal bir su yolu değil; Görele ve çevresinin içme suyu kaynağı. Vatandaşların hukuki mücadeleleri her türlü takdiri hak ediyor ama her gün biraz daha yalnız bırakılıyorlar.

Turizm Umudu ve Unutulan Gerçekler

Giresun, doğal yaşlı ormanları, gölleri, yaylaları ve kültürel zenginlikleriyle turizm açısından Türkiye’nin en özel şehirlerinden biri. Ancak ne yazık ki bu potansiyel, plansızlık ve ilgisizlik nedeniyle ya kullanılmıyor ya da HES ve madenlerle baltalanıyor.

Turizm, sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda bölgenin korunmasını sağlayacak en güçlü kalkınma modeli olabilir. Fakat ortada hâlâ bir “turizm master planı” yok. Turizme yatırım yapılmıyor, altyapı eksikleri giderilmiyor, gelen turistin konforu düşünülmüyor. Hem “turizmi geliştireceğiz” deniyor, hem de doğayı yok eden projeler art arda onaylanıyor.

Ne Yapmalı?

  1. Çevresel tahribata son verilmelidir. Maden ve HES projeleri durdurulmalı, çevresel etki değerlendirme raporları gerçek bilim insanları tarafından, tarafsız biçimde hazırlanmalıdır.
  2. Turizm master planı hazırlanmalıdır. Giresun’un potansiyelini ortaya koyan ve doğayla uyumlu kalkınma modellerini içeren bir plan hazırlanmalıdır.
  3. Gençlere istihdam sağlanmalıdır. Tarım, kooperatifçilik, kültür ve ekoturizm alanlarında genç girişimciler desteklenmelidir.
  4. Yerel yönetimler güçlendirilmelidir. Kararlar yukarıdan dayatılarak değil, yerel halkın iradesiyle alınmalıdır.

Sonuç Yerine:

Giresun’un sorunları yerel gibi görünse de aslında Türkiye’nin bütününe ayna tutuyor. İşsizlik, çevre tahribatı ve yönetişim krizi iç içe geçmiş durumda. Ama bu kısır döngüyü kırmak elimizde. Giresun yeniden doğabilir. Yeter ki kararları halk versin, yeter ki bu topraklara rant değil, sevgiyle yaklaşalım.

Tekil Yazı Reklamı - Alt – Masaüstü 336x280 piksel