Giresunlu Gönüllüler (47. Alay) Çanakkale’de…

Yayınlama: 26.12.2023
282
A+
A-

[Giresun Uşaklarının “Tarihte Yer Alan, Ancak Unutulan” Bir Övünç Sayfası…]

Büyük Taarruz’a (26 Ağustos-18 Eylül 1922) “gönüllü olarak” katılan Topal Osman Ağa kumandasındaki 47.Alay, Manisa üzerinden Akhisar-Dikili-Bergama yoluyla “Yunan bakiyelerini ve işbirlikçilerini” temizleme amacıyla bağlı olduğu 2.Tümen ile birlikte Edremit’e hareket ederek konuşlanmıştır. 19 Eylül 1922 sabahı, 47.Alay Süvari Birliği ve bağlı olduğu 17.Tümen Süvarileri  (Çanakkale) Ezine’ye hareket ederek 22 Eylül 1922’de Ezine’yi kurtarmışlar, 47.Alay (piyadeleri) ise 20 Eylül 1922 günü Ezine’ye gelerek şehirde güvenliği sağlamış ve karargah kurmuştur.[1]

Ezine’nin kurtarılmasından sonra, “Yunalıların askeri debboy (depo) alanında öldürüp topluca toprağa gömdükleri Türklerin mezarları ‘haham ve Ermeni papaz’ huzurunda açtırılmış ve “Türklerin elleri tellerle bağlandıktan sonra katledilip gömüldükleri” korkunç manzara ile karşılaşılmıştır. Bunun üzerine, Türk Milleti’ne reva görülen bu zulümlerin sorumluları ve Türkleri ihbar eden yerli işbirlikçi Rumlar ve eşkıyalar  saklandıkları yerlerden tek tek yakalanıp cezalandırılmıştır.[i]

Ezine’de düzenin sağlanması ve destek birliklerinin gelmesinden sonra, 22 Eylül 1922’de 47.Alay’a “Bayramiç’e gitmesi” emredildi. Sabahleyin yola çıkan 47.Alay,  22 Eylül 1922’de Topal Osman Ağa emrinde şehre ilk giren “ilk Türk birliği” odu.[ii]

Bayramiç’te kısa sürede düzeni sağlayan 47.Alay’a[iii], verilen son görev ise “yerlerde kül, yüreklerde kin bırakan[iv] Yunanlıların dostu ve destekçisi olan İngilizlere karşı yapılacak “Türk-İngiliz Hattı”nda güvenliğin sağlanmasıydı.

Bu nedenle 17.Tümen’in “Öncü Birliği” ve “İman Dolu Göğüsleri”[v] olan 47. Alay’a, 23 Eylül 1922 günü Çanakkale yönünde ilerlemesi görevi tebliğ edildikten sonra, bir kısım birliklerini “güvenlik nedeniyle” Bayramiç’te bırakan 47.Alay, Çanakkale güneyinde bulunan karargahını kuracağı Salihli Köyü’ne giderek orada konuşlandı.

47.Alay’ın Bayramiç’te “güvenlik için” kalan bölüğü ise “görevini tamamladıktan ve yeterli destek birlikleri Bayramiç’e geldikten sonra, 27 Eylül 1922 günü Salihler köyüne gönderildi.[vi]

Bu arada İngilizler, 24 Eylül 1922’de Türk ilerlemesine karşılık olarak Çanakkale’de Mondros sonrasında el koyduklarından arta kalan Türk cephaneliklerini ve binalarını yaktılar.[vii] İngilizlerin bu “kalleşliği” üzerine, Salihler köyünde bulunan Topal Osman Ağa, inisiyatif  alarak, 20 km. kadar kuzeydeki Çanakkale yönünde ilerleme kararı alarak, [bugünkü 18 Mart Üniversitesi Terzioğlu Yerleşkesi önlerinde bulunan] Piri Reis Çeşmesinin[viii] yanında  ‘gözcü birliği’ bulunduran İngilizlerin karşısına (Terzioğlu yerleşkesinin boğaza bakan  kuzey yamaçları) Giresunlu gönüllüleri yerleştirdi.

  1. Alay’ın Süvari Takımı ile, 23 Eylül 1922 günü Ezine’den hareket eden bin 100 mevcutlu Süvari Birliği[ix] , Salihler Köyü’nden hareket eden 47.Alay piyade birlikleri ve 17.Tümen’e bağlı diğer piyade birlikleriyle “2 bin mevcutlu Türk güçleri”ni oluşturup, 25 Eylül 1922 günü Erenköy’e girdiler.[x]

Aynı gün Lâpseki’ye giren Türklere karşı İngilizler Çanakkale’ye bir askeri birlik gönderdiler. Çanakkale’de bulunan İngilizlere ait bir keşif kolu da kıyıyı takiben Çanakkale, Kepez’e gelerek,[xi] Piri Reis Çeşmesi yanında Topal Osman Ağa’nın 25/26 Eylül 1922 gecesi yerleştirdiği 47.Alay birliklerinin tam karşısında mevzilendiler.

İngilizler bu gelişmeler üzerine,  26 Eylül 1922 günü verdikleri nota ile ‘tarafsız bölgeden Türk birlikleri çekilmezse deniz, kara ve havadan zor kullanacaklarını’ bildirmişlerdir. Bu notaya Mustafa Kemal, “Yunan zulmünden yakınarak, bu kuvvetlerin herhangi bir tarafsız bölge tanımadıklarını” bildirdi.[xii]

İngilizlerin notası haberi üzerine Milis Yarbay Topal Osman, Piri Reis Çeşmesi önündeki İngiliz Birliği kumandanının yanına giderek tercüman aracılıyla görüşüp; ‘Vatan işgal altında iken bizim uşakları ben zor zapt ederim. Bu gece Çanakkale’yi terk ettiniz ettiniz. Yarınınızı garantiye alamam’ dediği,  Giresunlular yerleştikleri mevzilerde ‘sabaha kadar ateş yaktıkları ve havaya mermi attıkları, bu baskının İngilizleri çok tedirgin ettiği’, sabahın ilk ışıklarıyla yeniden İngilizlerle buluşan Milis Yarbay Topal Osman’ın ‘bizim uşakları sabaha kadar zor kontrol ettim. Siz İngilizler bu Vatan toprağını terk etmediğiniz sürece bu Uşaklar artık beni bile dinlemezler’ şeklinde”[xiii] cevap verdiği Çanakkale’de yerel tarih araştırmacıları tarafından beyan edilmiştir.

Mudanya konferansı devam ederken, İngilizler ‘Çanakkale tarafsız  bölgede Türklerin ilerlediğinden’ yakınarak ‘durdurulmasını’ İsmet Paşa’dan tekrar talep ettiler. İsmet Paşa ‘bunun ilerleme değil, yer değiştirme olduğunu, tarafsız bölge diye bir şey tanımadığını’ bildirerek, “İngilizlerin isteğini yerine getirmeyeceklerini” söyleyerek sorunu zamana havale etti.

Çanakkale Kepez’de bu gelişmeler yaşanırken, 47.Alay’ın Bayramiç’te kalan destek bölüğü, 27 Eylül 1922’de Bayramiç’e  ilave destek birliklerinin gelmesinden sonra Salihler köyüne gelerek,[xiv] 47.Alay’ ile birlikte görev yapmaya başladı.

Mudanya Mütarekesi gereği 47.Alay, 11 Ekim 1922’de Çanakkale’de İngilizlere kaşı “koruduğu” mevzileri bırakarak 11 Ekim 1922’de verilen emir gereğince kıyıya yaklaşık kuş uçumu 20 km. uzaklıktaki Salihler köyündeki ana karargâhlarına geri döndüler ve İngilizlere karşı “Türk-İngiliz geçici hattı” güneyinde “tahkimat ve güvenliği” sağladılar.  Osman Ağa’nın şehit edildiği 1 Nisan 1923’den sonra da “47.Alay’a bağlı gönüllüler” terhis edildiler.”[xv]

Bunlar, Giresun uşaklarının tarihteki “övünç” sayfalarından adeta unutulan ya da unutturulmaya çalışılan gerçeklerdir.

Kar izleri örtmesin!..

Evvel gidenlere selam olsun.

DİPNOT

1- O günlerin anısına dedelerinden torunlara aktarılan anılarda “Topal Osman ve Giresun” kelimeleri Ezine ve çevresinde yaşatılmakta ve anlatılmaktadır. [Bunun ne güzel örneği için: Bayramiç, Gedik Köyü Web Sitesi, Kurtuluş Savaşı Sırasında Bayramiç ve Derekolu, [http://www.gedikkoyu.net]

2- Hüsamettin Öztürk, Milli Mücadele’de Çanakkale, Kültür Bak. Yay., Yay. No:2572, s.285 v.d.

3- Hüsamettin Öztürk, İki Devrin Perde Arkası, Sebil Yay., İstanbul 1996, s.283

4- Hüsamettin Öztürk, g.e., s.283

5- 20 Eylül 1922 günü Uşak’tan Besim Atalay’ın Meclis’e çektiği telgraftan alınmıştır.[ Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, TTK Yay., Ankara 1996, C-4, 689]

6- 21 Eylül 1922 günü, Atatürk’ün Falih Rıfkı’ya verdiği röportajdan. [Zeki Sarıhan, a.g.e., s.693]

7- Hüsamettin Öztürk, a.g.e., s.283

8- Zeki Sarıhan, a.g.e., s.699

9- Çanakkale-İzmir yolunun Kepez kavşağında, Tıp Fakültesi Hastanesi karşısındaki yeşil alanda bulunmaktadır. Piri Reis’in yazdığı “Kitab-ı Bahriye”de,  “deniz kenarında bulunan bu çeşmeden yüz yıllar boyu Osmanlı Donanması’nın su ikmalini yaptığı” belirtilmektedir.

10- Zeki Sarıhan, a.g.e., s.697

11- Zeki Sarıhan, a.g.e., s.703

12- Zeki Sarıhan, a.g.e., s.702

13- Zeki Sarıhan, a.g.e., s.706

14- Bünyamin  Nami Tonga, Tarihçi ve Yerel Araştırmacı, [Derleme] Çanakkale.

15- Hüsamettin Öztürk, a.g.e., s.283

16- Necmettin Sarı, (E. Dz.P.Kd. Albay), Neden Giresun İle Çanakkale Kardeş Şehir Oldu?, Çanakkale Giresunlular Kültür ve Dayanışma Derneği Yay., 2015, s.1-7