Teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde, yapay zekâ ve derin algoritmaları büyük bir evrim geçirmektedir. Bu gelişmelerin bir ürünü olan deepfake teknolojisi, sahte ses ve görüntü içerikleri oluşturma konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Gerçeklilikten ayırt edilemeyen içerikler üretme kapasitesiyle dikkat çeken bu teknoloji, aynı zamanda ciddi tehditleri de beraberinde getirmektedir.
Dijitalleşme çağında, yapay zekâ, nesnelerin interneti ve deepfake gibi teknolojiler hızlı bir şekilde gelişmektedir. Özellikle deepfake, görsel ve işitsel medya manipülasyonuna olanak tanıyan bir yapay zekâ teknolojisi olarak pek çok sektörde yer bulunmaktadır. Film, siyaset, medya, sanat, eğlence, reklam ve pazarlama gibi alanlarda kullanımı artan deepfake, toplumsal, siyasal ve iş dünyasında önemli etkiler yaratmaktadır. Bu teknolojinin olumlu ve olumsuz yönleriyle toplumu, siyaseti ve iş dünyasını şekillendirmesi, etkilerini anlamayı ve çözüm üretmeyi gerektirmektedir.
DEEPFAKE TEKNOLOJİSİ İLE KİŞİLERİN SES VE GÖRÜNTÜLERİ MANİPÜLE EDİLMEKTEDİR
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Kaman Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’ndan Arş. Gör. Hatice Kübra Çiçek ve Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi’nden Doç. Nursel Yalçın’ın “Deepfake bir tehdit mi fırsat mı?” adlı çalışmasına göre, deepfake teknolojisi, bir kişinin yüz ifadesini, konuşma tarzını veya sesini başka bir kişiye ait özelliklerle değiştirmek amacıyla kullanılmaktadır. Günümüzde bu tür videoların oluşturulması giderek kolaylaşıyor ve bu durum, kişilerin gerçekte söylemediği veya yapmadığı şeylerin inandırıcı ve tanınması zor şekilde tasvir edilmesini mümkün kılmaktadır.
Deepfake teknolojisinin yaygınlaşması, ünlülerden politikacılara kadar birçok kişi ve kurumu sahte ancak inandırıcı içeriklere maruz bırakmaktadır. Bu durum, etik, güvenlik ve hukuki sorunlara yol açarken, itibar kayıplarına ve toplumsal güvensizliğe neden olmaktadır. İnsanlar, sahte içerikleri gerçek olarak kabul etmeye meyilli, bu da bilginin manipülasyonu ve sahte haberlerin yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Bu gelişmeler, güvenlik ve sosyal etkileşim açısından ciddi riskler taşımakta ve dikkatle ele alınması gereken bir konu haline gelmektedir.
DEEPFAKE TEKNOLOJİSİNİN GELİŞİMİ İLE GÖRÜNTÜLERİN TESPİTİ ZORLAŞMAKTADIR
Günümüzde sahte içerikler, daha gerçekçi ve ikna edici bir hale gelerek dijital taklitçiliği gündeme getirmektedir. Özellikle siyasi liderler ve tanınmış kişilerin yer aldığı görüntü ve videoların, ulusal ve uluslararası krizlere neden olabilecek sahte haberlerde kullanılabileceği öngörülmektedir. Arş. Gör. Hatice Kübra Çiçek ve Doç. Dr. Nursel Yalçın’ınyaptığı çalışmada tehditlerin farklı olası yönleri hakkında farkındalık kazanmak, yalnızca tespit etmek için değil manipüle edilmiş videoların etkisini azaltmak için etkili güvenlik mekanizmaları geliştirmenin önemli olduğu vurgulanmaktadır.
2018-2023 arasında yayınlanan 49 makalenin doküman analizi yöntemiyle incelendiği çalışmaya göre, delil manipülasyonu yargı sistemlerinde deepfake teknolojileri tarafından oluşturulan önemli sorunlardan birini oluşturmakta. Araştırma, hukuk davalarında delillerin deepfake kullanılarak manipüle edildiğini ve bu durumun dava süreçlerini etkilediği gösterilmektedir.
Euroasia Journal of Mathematics’te yayınlanan çalışmada, deepfake ile oluşturulan sahte delillerin mahkemeye sunulmasının, itirazlar ve yeniden incelemelerle zaman ve maddi kayıplara yol açtığı vurgulanmaktadır. Bu nedenle, deepfake’in zararlarını azaltmak için teknolojik ve hukuki çözümler geliştirilmesi gerektiği ifade edilmektedir.
DEEPFAKE TEKNOLOJİSİ OLUMLU ANLAMDA DA KULLANILMAKTADIR
Yapay zekâ ve derin öğrenme, eğitim, sinema, sağlık ve sosyal hayatta yeni fırsatlar sunmaktadır. Eğitimde deepfake teknolojisi öğrenme deneyimlerini zenginleştirirken, sinemada klasik sahnelerin yeniden canlandırılmasını sağlamaktadır. Sağlık alanında ise Alzheimer hastalarının anılarını canlandırarak yaşam kalitelerini artırma potansiyeli taşımaktadır. Bu gelişmeler, yapay zekânın sınırlarını hayal gücümüzle şekillendirilen yeni bir dünyanın kapılarını açmaktadır.
Yapılan araştırmalar, deepfake içeriklerinin şeffaf bir şekilde sunulmasının kullanıcılar arasında güven inşa ettiğini öne sürmektedir. İçeriğin açık ve net bir şekilde belirtilmesi, insanların sahte içeriklere karşı duyarlılığını artırmaktadır. Bu çerçevede, yasal düzenlemeler ve etik kurallar yalnızca teknolojinin kötüye kullanımını önlemekle kalmayıp, aynı zamanda onu güvenli ve sorumlu bir biçimde kullanmamız için de büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, kullanım sınırlamaları ve şeffaf standartların oluşturulması, kritik bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. (Bilimin Kamusal İletişimi (bil-ki) TÜBİTAK 1001, proje no:123KO63)
MUHABİR: GÖKÇE BAYDAR, SİNEM KAYA