Yemin ve kefareti
Bir kişinin karşı tarafı inandırmak amacıyla ve söylediklerini kuvvetlendirmek için, yalnız ve yalnız Allah’ın ismini veya bir sıfatını kullanarak yapmış olduğu beyandır.
Allah’ın ismini kullanmadan verilen sözlerin, beyanların yemin olarak hükmü de geçerliliği de yoktur.
En kısa şekliyle Allah’ı şahit göstererek yapılan beyanlar ve sözler yemin olarak kabul edilir. Makbul ve geçerlidir.
Müslümanlar arasında alışkanlık haline gelmiş maksatlı veya maksatsız söylenen (Vallahi- Billahi- Tallahi) sözleriyle başlayan yeminler geçerli ve gerçek yeminlerdir. Bu sözler: Allah’a yemin ederim ki veya Allah şahit olsun ki anlamlarını taşımaktadır.
Kızgınlıkla, korku ile, birini başından savmak amacıyla, alışkanlıkla yapılan yeminler yemin değeri taşımaz. Bir iyilik getirecekse, faydalı bir sonuç doğuracağı kesinse, savaş anında, iki kişiyi barıştırma gayesiyle yapılan yeminler caiz olarak kabul edilmiştir.
Rahmetli anam ile babam evliliklerinin ilk yıllarında birbirlerine darılmışlar. Günler geçer anam inatçı. Babam barışmak ister barışmaz. Samimi bir arkadaşına durumu söyler. Arkadaşı o kolay der ve kendisini takip etmesini ister. Arkadaşı doğrudan evin kapısına gelir. Babama sen şu yanda bekle der. Kapıyı çalar, anama seslenir. Anam pencereye çıkar, ne olduğunu sorar. Çabuk gel! Mustafa’ya bir şey oldu der. Anam kızgın ve dargın haliyle “Ona bir şey olmaz” der. Arkadaşı, Vallahi de Billahi de deyince, anam merdivenleri iki iki atlayarak aşağıya iner. Karşısında babamı görünce sarılırlar, barışırlar.
Bu olayda iyi niyetle inandırmak için yapılan bir yemin vardır. Kefarette gerekmez.
Aldatmak amacıyla yapılan yeminler, büyük günahtır. Kefaretinin kabul görüp görmeyeceği de Allah’ın merhametine kalmıştır.
Hele aile, toplum yıkımlarına sebep olan yeminlerin affı da yoktur.
Bir menfaat amaçlı, karşı tarafı kandırmak için yapılan yeminlerin de affı yoktur. Bu konuda Allah, Al-i İmran 77. Ayette: Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir şey karşılığında değiştirenler var ya işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları arındırmayacaktır. Onlar için elem verici bir azap vardır. Buyurmaktadır.
Alış-verişlerde sıkça rastladığımız “yeminle ben şu fiyata aldım” diyerek, inandırmaya çalışmak; doğru olsa bile ahlaki değildir. Satıcı alışkanlık haline getirmişse o kişiden uzak durmak gerekir.
Nedense! Ben yemine inanırım ama yemin ederek inandırıcı olmak isteyenlere inanmam. Onlardan uzak durmayı yeğlerim.
Dolaylı aldatıcı yeminlerde vardır. Çocukluğumda anlatırlardı. Hayvan satıcıları (Tecir) satacakları hayvanlara pazara indirmeden önce gözlerine para gösterirlermiş. Pazarda alıcıyla pazarlık yaparken, alıcı istenen parayı fazla bulunca, yemin ederek sizden önce bu hayvan falan kadar parayı gördü derlermiş. Yani sizden önce gelen bir alıcı falan parayı verdi anlamında, gördü derlermiş. Hayvana sabah o para gösterildiği için, yaptıkları yeminin yalan olmadığına kendilerini inandırırlarmış. Hayvanın görmesi ile bir alıcını o parayı vermesi arasında nasıl ilişki kuruyorlarsa… Bilemedim.
Yukarıda dikkat ettiyseniz yeminin yalnız ve yalnız Allah adına yapılması gerektiğini söyledim. Günümüzde herkesin de duyduğu gibi çok çeşitli yeminler vardır.
“Anamın babamın ölüsünü göreyim, çocuğumun ölüsünü öpeyim, elim kırılsın, gözüm önüme aksın’’ gibi yeminlerin geçerliliği yoktur. Bunlar yemin değildir. Hele bazı bölgelerimizde sıkça ve gelişi güzel söylenen ‘’Anam avradım olsun’’ yemini çok ahlaksız bir konuşmadır. Duyanın şiddetle müdahale etmesi gerekir.
Kur’an, Peygamber, Kâbe anarak yapılan yeminlerde yemin sayılmaz. Bazıları Kur’an’a el basarak yapılan yeminlerin (içeriğini kabul anlamında) uygun olduğu kanaatindedirler.
Yine Resmî Törenlerde, işe başlamalarda, namus ve şeref üzerine yapılan yeminler de İslami değildir. Nitekim bu tür yemin yapanların, yeminlerine uymadıkları yaptıkları uygulamalardan bilinmektedir.
Allah adına yapılan “yemin ederim, ant içerim, kasem ederim” demek yemin sayılır.
Kasıt olmadan, unutma hesabı yapılmadan, geçmişle ilgili yapılan yeminler de yemin sayılmaz. “Vallahi beş sene önce bende onu görmüştüm” gibi. Bir kişi “Yarın öğle yemeği yemeyeceğim” diye yemin etse ve aciz kalıp yese, yemini geçersiz sayılır. Kefaret gerekmez.
Gelecekle ilgili yemin etse ve yerine getirmezse, mesela: “Yarın sana borcumu ödeyeceğim” dese ve ödemezse, kefaret gerekir.
Yalan yere yapılan yeminler için kefaret yetmez, tövbe gerekir.
Yemin Kefareti: Bir kişi yemine uymayıp bozarsa, yemin kefareti ödemesi gerekir. Yemini bozmak, Allah şahit tutulduğu için dinen günah sayılmaktadır. Yemin Kefareti, üç gün oruç, on fakiri doyurmak veya giydirmek, köle azat etmek şeklinde Maide suresi 89.ayette açık açık belirtilmiştir. Nahl suresi 91. Ayette ise yeminlerin bozulmaması emredilmektedir. Müslüman, yeminine sadık olandır. Çünkü yeminde Allah kefil tutulur. Muhakkak Allah ne yapsak bilir. Onun için gizlilik yoktur…