Cuma sohbeti!

Yayınlama: 25.09.2023
41
A+
A-

BİR ÖMÜR SÜREN KAVGAM,

İSTERİM Kİ BİR ÖMÜR DAHA SÜRSÜN.

Bu kavga kimlere mi karşı?

Karşımda kimler, kimler yok ki.

 

Evet koca bir ömür süren kavgam.

Kâh kalemle, kâh kelâmla, kâh da sitemle.

 

Vatansız hainlere, nikâhsız veletlere,

Makam ve servet sahibi içi boş keleklere,

Türk’ün adına kin kusup dağlardan silenlere,

”TC” yi içine sindiremeyip, it olup havlayanlara,

Türk’ün nimetlerinden istifade edip Türk’e ihanet edenlere,

Din kisvesi altında devletime, ”And”ıma karşı kin kusanlara,

Namus ve âile mevhumunu yok etmek isteyen sapık zatlara,

Dinimi alaya alıp şanlı Peygamberimi yok sayan iblislere,

İslâm’ın içini boşaltarak Ilımlı İslâm’la İslâm’ı tahrif edenlere,

Varlıklarımı yağmalayıp, adalarımı Yunana peşkeş çekenlere,

Ve dahası, cibilliyetsiz sütü bozuk haramzadelere karşı yılarca süren amansız bir kavga.

 

EN İÇİMİ ACITANI İSE,

Vatikan ve bir takım dış bağlantılı sözde İlâhiyatçılar, özel televizyonlarda Peygamber Efendimizi, O’nun hadis ve sünnetlerini, Selâvat getirmeyi, Miraç, kurban, kandil ve daha birçok konuları inkâr edip, ”içki içmenin, namaz kılmamanın, çıplak gezmenin günahı yok, ateistler de Cennete gidecekler” deyip insanlarımızın imanlarını çalıp, itikatlarını çelerken KOCA DİYANET TEŞKİLÂTININ bu sapıkların karşılarına çıkarak gereken en sert İLMİ ve İSLÂMİ TAVRI koyarak milletimizi bunların zehrinden kurtarma gayreti içinde olmamasıdır. Geçtiğimiz Cuma Vaazında Hocaya bunları anlatmaya çalıştım lâkin tek başına Hoca ne yapsın ki. Tek tesellim Hocanın ne demek istediğimi kavraması ve cemaatin gelip teşekkür etmesiydi.

 

Bu mücâdelem esnasında kimsenin rütbesine, makamına, şanına, etiketine bakmadan korkup yılmadan mertçe ve Türk’çe dikildim karşılarına. Çünkü haklıydım ve Türk gibi dünyanın en asil, en soylu, adâlet ve merhamet ehli milletini savunuyordum.

 

Biliyordum yolumun Hakk yolu olduğunu ve hep Hakk ile oldum, haklının yanında yürüdüm.

 

Alayı eğildi, büküldü imanımın önünde.

Aldırmadım besleme ve kıslama köpeklerin ardım sıra havlamalarına.

 

Vatanıma, dinim İslâm’a, devletime karşı yapılan kahpelikleri ve milletimin uğradığı ihanetleri konuşup dertleşmek için Câmi avlularında bulamadığım insanları meyhane önlerinde bulup dertleşmenin kahrını yaşadım ve sonra dedim ki ”Harabat ehline hor bakma şaşkın, orada nice nice defineler var”

 

Tevekkül eyledim zor anlarımda,

Nefsime kapılıp böbürlenmedim,

En zor zamanlarımda, başımı rahmetli anamın dizleri üzerine koyup gözlerinin içine baktım.

 

Çoğu kez de Babamın kabrine gidip içimi döktüm.

”Yılma- Yıkılma evlât devam” dediğini duyar oldum, tazelendim, moral buldum. Çünkü Babam çok imanlı, İslâmi bilgilerle donanmış, zorlu ve inatçı bir mücâdele adamıydı. Ruhları şad, kabirleri cennet bahçesi olsun.

 

YAZMAK VE YAZARAK VURUŞMAK!

Yazmak namusun şiarı, dinin emridir.

Mert ve karakter ehli insanlar yazmayı namus adına görev bilirken, namert olanlar ise şerefsizce ve hayvani dürtülerinin peşinde gezip tozarlar ve sonra hergele bir tavırla bıyık altından gülerler senin yazdıklarına. Bu gibi bıyık altından gülenlere BOYNUZLU GAVAT derler bizim yörelerde ve böyle geçer törelerde.

 

Gülün ey boynuzlu gavatlar!

Sizin de aklınız başınıza gelip hak vereceksiniz benim yazdıklarıma. İşte o an dayanamayacaksın düşman askeri çadırından yükselen hanımının, kızının canhıraş çığlıklarına.

 

Gül ey boynuzlu gavat gül!

Böylesi acılı, sıkıntılı dönemlerde ancak GAVATLAR GÜLER!

 

Zorumuz, gayemiz ne?

Dinlersen anlatayım mı?

Biliyorum kısa olsun diyeceğini ama ben yine uzun edeceğim!

Çünkü yarını olmayan bir milletiz, her taraf kahpe, kepaze dolu. En güvenip inandıklarımız puşt, Müslümanım diyenler ise PAPAZ çıktılar!

 

Vatan bize emanettir!

Bu emanete sadakat, bu emanete ihanet etmeden korumak ve bırakanlara saygı ibâdettir!

 

Bizler inanmış ve imanlı insanlar olarak bu topraklar üzerinde 1000 yıl sonra dünyaya gelecek olan kız çocuklarını iffet, namus ve bekâretlerini 1000 yıl önceden düşünmek zorundayız. Bu hem milli, hem insani, hem de dini bir vecibedir.

 

Hak adına doğruları yazarak, milli, mânevi, ahlâki ve insani değerlerin mücâdelesini vermek sanıldığı kadar kolay olmayıp; horlanıp saldırılmayı, bir takım fitne fesat ehlinin oklarına hedef olmayı göze alıp korkup kaçmamayı gerektiren zor bir iştir.

 

Vatanın ve milletinin bekası uğrunda çaba sarf ederken cesur ve korkusuz olmak şarttır. Çünkü cesaretin yoksa hiçbir maharetin işe yaramaz.

 

KORKMAMAK İÇİN;

Gönlün iman ile dopdolu olması gerekir ki korku o gönülde kendine yer bulamasın ve sonra; Allah’a teslimiyet, gayret ve bütün çarelere başvurduktan sonra tevekkül etmek.

 

Bu topraklar kolay yurt edinilmedi.

Ceddimiz bu toprakları bin yılı aşkın zor bir mücâdelenin, amansız savaşların neticesinde şehadet kanlarıyla sulayarak vatan yaptılar, dahası Teslis coğrafyası iken Tevhit coğrafyasına çevirdiler.

 

Bizler düşen görev ise;

Ceddimizin emaneti olan bu mübarek vatanı korumak ve bizden sonrakilere, minarelerinde EZAN OKUNUR, gönderlerinden BAYRAK DALGALANIR şekilde huzur ve güven içinde devretmektir.

 

Allah’ımdan dileğim odur ki;

Seksene yaklaşan koca bir ömürden sonra ölüp, birkaç saat sonra yeniden dünyaya gelmek ve bir yetmiş küsur yıl daha küfre, haine, vatansıza, münafığa, Türk’e ve Türk’ün devletine ihanet edenlere karşı mücâdele vermek.

 

Çok şey mi istiyorum dostlar?

Aslında fazla bir şey istemiyorum,

İslâm, Bayrak ve vatanım adına vuruşmak için sadece yeniden bir ömür istiyorum.

 

İnsanların büyüklüğü, sahip olduğu mal, mülk ve makamla değil, göğsünde ki vatan yarasının verdiği ıstırabın büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Dostlarım bana, göğsümde ki mevcut vatan yarasına göre değer biçsinler.

 

Ve şayet cenazemde bulunurlarsa, mutlaka kefenimi aralayarak, mahşer günü bana şahitlik edecek olan göğsümdeki ”VATAN YARAMA” gönül gözleriyle bir kez olsun baksınlar!

Yaramın büyüklüğünü gördüklerinde, bana hem acısınlar ve hem de adıma sevinsinler!

 

Gün;

Câmide,

Kışlada,

Okulda,

Fabrikada,

Toplumun her sahasında MİLLİ- MÂNEVİ- İSLÂMİ değerler etrafında bir ve beraber olma günüdür.

 

Safları sıkıştırıp kenetleneceğiz!

İri ve diri olup mücâdelemizi ibâdet bileceğiz!

REKLAM ALANI