Ey Türk milleti!

Yayınlama: 01.04.2023
49
A+
A-

Vatanın çalınıyor!

Kimliğin inkâr ediliyor!

İsmin dağlardan, tabelâlardan, Anayasadan siliniyor bir bir!

Türk’e has üstün ahlâk anlayışını çökerterek kutsal âile yapını yok etmeleri için madden desteklenen  yandaş televizyonların sapık dizi film ve iğrenç programları lağım olup akmakta o kutsal evine!

En müstahkem mevkilerin ”Benim adım şu, soyadım bu, benden kork, asarım, keserim” diyerek söze başlayan kabadayılarca işgâl altında!

Bütün bunlar olurken, sen hâlâ neden şaşkın ve de suskunsun?

 

Aldatılıyorsun!

Kandırılıyorsun!

Enâyi yerine koyuluyor soyuluyorsun!

13 Milyon işgâl gücü askeri sokuldu vatanına mülteci aldatmacasıyla!

Ekonomik kaynakların / Geniş tarım arâzilerin / Akarsuların, madenlerin elinden alındı / Ormanların yağmalandı / Sahillerin senin değil artık!

 

EY TÜRK MİLLETİ!

Senin, köy evinde ocak başında oturan Deden yok muydu?

Seferberlik yıllarını, Türk’ün namusunun çiğnendiği cephe gerisini anlatmadılar mı sana?

Tokatlı KINALI ALİ’nin hikâyesini bir kerecik olsun okumadın mı?

Dedenden geçmişin hainlerini ve onların ihanetlerini, acılı günlerin hikâyelerini hiç mi dinlemedin?

 

Dedenin yanık yanık söylediği YEMEN TÜRKÜSÜNÜ ne tez unuttun?

Dedenin- Ninenin hıçkırıklar içinde söylediği yürek yakan ”Çanakkale Türküsü”, ”Oy on beşli on beşli” sana hiçbir şeyi hatırlatmıyor mu?

 

Bu ne hal?

Bu ne gaflet böyle?

Seni aldatarak devletini elinden alanların yüzlerine okkalı tokadını ne zaman vuracaksın?

Muzu uzatıp geri çekerek kendisini aldatana anında tokadı indiren maymun kadar da mı olamıyorsun?

Dedesinin sözüne kulak veren maymuna bak ve utan!

 

Unutma ki;

14 Mayıs’ta sandıklarda vuramadığın tokadı, bir daha vurma şansın olmayacaktır!

 

14 Mayıs’ta vuracağın tokat senin;

Irzının,

Dininin

Namusunun,

Haysiyetinin,

Şerefinin

Devletinin,

Bayrağının,

İstiklâl ve istikbâlinin teminatı hükmündedir.

Sandık başına bu düşüncelerle gitmelisin ve seni yok sayanları indirmelisin!

 

Vakit daraldı!

Birileri Türk’e kefen biçerken, birileri ise tabutunu çakmakta.

Şayet bu kefeni parçalayıp, tabutları bir bir yakamazsak çocuklarımız, torunlarımız hizmetçi- câriye yapılacaklar.

Bizlerden, Malâgirt’in, Haçlı Seferlerinin, Çanakkale, Dumlupınar ve Sakarya’nın ve dahası 9 Eylül 1922’nin intikamını öyle acı bir şekilde alacaklar ki söylemeye dilim varmıyor.

Gün aklımızı başımıza, imanımızı gönlümüze, Türklüğümüzü beniliğimize kuşanma günüdür.

Gün bu gündür, yarınımız olmayabilir.