Giresun’da Sağlık Bakanlığı tarafından İŞKUR aracılığıyla açılan 56 kişilik temizlik görevlisi kadrosuna tam 23 bin kişi başvurmuş.
Evet, yanlış duymadınız: Her bir kadro için ortalama 410 kişi…
Bu rakam, yalnızca bir iş ilanına yapılan başvuru değil; derinleşen ekonomik krizin, yaygınlaşan yoksulluğun ve giderek artan çaresizliğin kısa bir özeti.
Şehrin dört bir yanından, köylerinden merkezine, Espiye’den Tirebolu’ya, Keşap’tan Piraziz’e kadar binlerce insan bu kadrolar için sıraya girmiş durumda. Kimileri yıllardır iş bekliyor, kimileri çocuğuna süt alacak parayı arıyor.
Aralarında lise mezunları da var, üniversiteyi bitirmiş gençler de. Ne yazık ki artık “Temizlik görevlisi” ilanı bile binlerce kişi için son umut olmuş.
Giresun’da sanayi yok denecek kadar az, tarım ise yıllardır desteklenmediği için fındık üreticisi de dertli. Gençler kenti terk ediyor. Kalanlar için ise en ulaşılabilir gelecek, kamuda bir iş bulmak. Temizlik kadrosu da olsa… Çünkü özel sektör ya düşük ücretle sömürüyor ya da hiç yok. Giresun Organize Sanayi’de bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda fabrikanın dışında istihdam yaratacak ciddi bir yapı kalmamış.
Bu yüzden devletin açtığı her bir pozisyon, yalnızca bir iş değil, bir hayatta kalma mücadelesine dönüşüyor. 23 bin başvurunun ardında; soba yakamayan yaşlılar, çocuğuna harçlık veremeyen babalar, ev kirasını dert eden genç kadınlar var.
Resmi istatistik kurumları her ay süslü tablolar yayınlıyor: İşsizlik düştü, büyüme yükseldi, enflasyon kontrol altında… Ama sokakta durum çok farklı. Giresun Merkez’de İŞKUR önünde kuyruk uzuyor.
Bu tablo yalnızca işsizlik değil, tükenmişliğin belgesi. İnsanlar artık yalnızca iş değil, onur, güven, gelecek istiyor.
Giresun’un da Türkiye’nin de temel sorunu belli: Üretmiyoruz. Tarımı desteklemiyoruz, sanayileşemiyoruz, turizmi geliştiremiyoruz. Bu da her geçen gün daha fazla insanı devlet kapısına yöneltiyor.
Oysa çözüm, hemşerilerimize iş yaratacak yatırımlarda. Fındığı sadece ham madde değil, katma değerli ürün olarak işleyebilseydik; yaylalarımızı dört mevsim turizme kazandırabilseydik, bu tablo değişebilirdi.
Ama bunun için önce derdi anlamak, sonra da samimi bir irade göstermek gerek. Giresun’un gençleri artık başka şehirlerde şans aramak zorunda kalmasın istiyorsak; her gün bir temizlik kadrosuna on binlerce kişinin umut bağlamasını istemiyorsak, bu düzenden vazgeçip yeni bir sayfa açmalıyız.
Netice itibariyle; Bir temizlik kadrosuna 23 bin başvurunun yapıldığı yerde artık yalnızca iş değil, bir parça umut, bir yudum huzur, bir kırıntı gelecek aranıyor.
Bu rakamlar değil sadece; suskun kalan annelerin gözyaşı, sabaha kadar düşünen babaların tereddüdü, gençlerin bavul sessizliği… Giresun’un bu kalabalık kuyruğunda, aslında bir ülkenin görmezden geldiği hayatlar var.
Ve o hayatlar, belki de son kez “bir ihtimal daha var” diyerek o formu doldurdu. Ama unutmayalım: Umutsuzluk örgütlü bir ihmalkârlığın sonucudur. Ve biz, hâlâ başka bir geleceği mümkün kılacak cesareti içimizde taşıyoruz.