Giresun’un trafik sorununda artık bir çözüm olsun!

Giresun’da ne zaman “en önemli mesele nedir?” diye sorsanız, ilk sırayı her zaman trafik ve ulaşım alır. Bu sorun artık sadece şikâyet konusu değil; büyüyerek günlük hayatın içine sızan, sinirleri geren, zaman kaybettiren kronik bir sorun haline geldi. Şehir içindeki yoğunluk, özellikle Giresun Limanı girişinde yaşanan tıkanıklık, adeta sabır testine dönüşmüş durumda. Tabir yerindeyse bardak çoktan taştı, taşıyor!

Giresun’un trafik çilesinin en keskin yaşandığı yer, Liman girişidir. Kamyonlar, minibüsler, özel araçlar… Hepsi tek bir dar noktada kilitleniyor. Gün içinde saatlerce aynı noktada bekleyen sürücüler için bu durum artık alışkanlığa değil, çaresizliğe dönüşüyor.

Bu düğümün çözümü ise aslında belli: ya Güney Çevre Yolu bir an önce tamamlanmalı ya da geçici değil, etkili ve akılcı bir çözüm olarak dal-çık projesi hayata geçirilmeli. Viyadük gibi Giresun’un dokusuna, tarihine, siluetine zarar verecek seçenekler zaten bu şehir için uygun değil. Giresun’un kıyıya yaslanmış o doğal ve tarihi yapısına kimsenin beton yığını dayatma hakkı olmamalı.

Dal-çık projesi bu anlamda en uygulanabilir seçenek gibi duruyor. Ancak burada da gözden kaçırılmaması gereken mühendislik hassasiyetleri var. Giresun Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Apaydın’ın uyarıları bu noktada dikkate değer. Kendisi, bu tür projelerin sadece trafik sorununa odaklanmasının yeterli olmadığını, çevresel drenaj ve su tahliyesi gibi detayların da mutlaka projeye entegre edilmesi gerektiğini söylüyor.

Yağışlı iklimi ve denizle iç içe yapısıyla Giresun’un su drenaj kapasitesinin iyi hesaplanmaması, ileride çok daha büyük sorunlara zemin hazırlayabilir. Dal-çık inşaatı sırasında pompajlı tahliye sistemlerinin kurulması, yağmur suyu havzalarının kontrol altına alınması gibi teknik önlemler, bu projeyi uzun vadeli bir çözüme dönüştürebilir. Bilimin işaret ettiği noktaları göz ardı etmeden ilerlemek şart.

Ama yine de bir soruyu yüksek sesle sormak gerekiyor: “İskandinavya’nın dev dalgalarına 16 kilometrelik tünel ve köprüyle çözüm bulunabiliyorsa, Giresun’un kara içindeki 2 kilometrelik yapısı neden bu kadar korkutuyor?” Bu sorunun yanıtı, aslında bize cesaret eksikliğini işaret ediyor.

Gelelim bir başka kronik baş ağrısına: Güney Çevre Yolu. Yıllardır dillendiriliyor, neredeyse şehir efsanesi haline geldi ama ortada ne bir şantiye var ne bir tabela. Her yaz yeniden patlayan trafik çilesine rağmen bu projeyle ilgili atılmış somut bir adım yok.

Peki neden? Engel ne? Bu projeyi hayata geçirmek belediyenin mi, milletvekillerinin mi, yoksa Ankara’nın mı işi? Muhalefet temsilcileri sürekli konuyu gündemde tutuyor, sivil toplum kuruluşları çağrılar yapıyor ama iktidar cephesinden sahaya inip gerçekten harekete geçen bir kişi bile yok.

Halbuki bu yol, sadece bir ulaşım projesi değil; aynı zamanda Giresun’un ekonomik gelişimi, turizmi ve günlük yaşamı için bir fırsat. Şehrin içinden geçen araç trafiğini dışa taşıyarak büyük bir yükü hafifletebilir. Ama mesele sadece yolu açmakla bitmiyor.

Netice itibariyle, Giresun’un trafik sorunu çözümsüz değil. Hem dal-çık projesi hem de Güney Çevre Yolu mantıklı ve uygulanabilir çözümler sunuyor. Ama bu projelerin hayata geçmesi için önce niyet, sonra siyasi irade gerekiyor. Artık mesele projeyi konuşmak değil, uygulamak. Laf değil, adım zamanı!

Bu şehir yıllardır bekliyor. Her yaz aynı çileyi yaşamak istemiyoruz. Giresun’a bir iyilik yapılacaksa, bu lafta değil, taş üstüne taş koyarak olmalı. Akıl, bilim ve sorumluluk bir araya geldiğinde, Giresun trafiği de nefes alır; biz de.

Tekil Yazı Reklamı - Alt – Masaüstü 336x280 piksel
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.