Kur’an’ı anlamadan okuma ve ezberleme

Yayınlama: 24.04.2023
43
A+
A-

Kur’an’ın lafzını ezberleyip de manasını ihmal etme durumu.

Özellikle Emeviler döneminin başlangıcından itibaren gelenek halinde uygulamaya başlanmış olup, günümüze kadar hafızlık adıyla devam edip gelmiştir.

Kıraat, (okuma) incelikleri ve tecvit kurallarını içeren, güzel ses ve makamla okuma ve ezberleme şeklindeki Kur’an’a yaklaşım tarzı; İslam dünyasında özellikle uygulanan ve istenen bir durum olmuştur.

Bu yüzeyden ve anlamadan okuma, O’nun manasını ihmale, neticede de Kur’an’ın hayattan uzaklaşmasına sebep olmuştur.

Ne yazık ki günümüzde azımsanmayacak bir grup, Kur’an’ın Arapça aslının dışında bir dilde okunamayacağını, mana verilemeyeceğini iddia etmektedirler. Kur’an Allah’çadır, Arapça bile değildir diyerek, Kur’an’ı anlamak isteyen; önce Arapça öğrenmelidir görüşündedirler ki bu görüş, diğer dillerde Müslüman olanlara; Kur’an’ı okumayın, anlamayın demektir. Oysa Allah, Bakara suresi 174. Ayette: Allah’ın Kitaptan indirdiklerini gizleyen ve onu az bir pahaya satanlar; (hatim satanlar, parayla Kuran okuyanlar, dini geçim vasıtası yapanlar) şüphesiz onlar karınlarına ancak ateş doldurmaktadırlar…

Al-i İmran 187.ayet: Allah kitap verilenlerden, ‘’Onu kesinlikle açıklayacak ve gizlemeyeceksiniz!’’ diye söz almıştı. Fakat verdikleri sözü kulak ardına atıp az bir pahaya sattılar. Satın aldıkları ne kötü bir şeydi. Tefsirciler bu ayetin Ehl-i Kitap sahipleri için gelmiş olduğunu söylese de bugün İslam ülkelerindeki uygulamalara bakınca, ayetin Müslümanlar için de geçerli olduğunu görmekteyiz.

Al-i İmran 138. Ayet: Bu Kur’an insanlara bir açıklama, takva sahipleri içinde de bir hidayet ve öğüttür.

Bu ayetlerden, Her Müslüman’ın Kur’an’ın manasının öğrenilmesinin farz olduğunu anlamaktayız. Hatta öğrendiklerimizin de anlatılması da farzdır.

Kur’an ayetleri bir insana kendi diliyle anlatılmazsa, ona tebliğ ulaşmış sayılmaz. Arapça bilmeyenler için, her Müslümanın kendi dilinde meal ve tefsirlerle tebliğ edilmesi gerekir. Ki anlayabilsin.

Kur’an’ı yüzünden anlamadığı, bilmediği dil ile okuması, manasını bilmeden ezberlemesi, hatta tamamını okuyarak hatim indirmesi, o Müslüman’a hiçbir şey kazandırmaz. Boşuna vakit öldürmüş olur. Manasını bilerek okuduğu bir ayet, manasını bilmeden okuduğu Kur’an’ın tamamından daha faziletlidir. Sevap kazanma anlamında daha sevaptır.

Kur’an’ın ilk ayeti: Yaratan Rabb’inin adıyla OKU dur.

Burada geçen İKRA, (oku) emri, sadece kuru bir okuma emri değildir.

Oku! derken, oku öğren, aklet, kavra, manalındır, yaşa, yaşat, başkalarına da aktar anlamları vardır.

Rab, yaratıcı yaratandır. Ayet, Rabbinin adıyla oku! diyerek, Allah’ın bütün yarattıklarını, yaratılanları tanı, öğren, kavra ve öğret buyruğu vardır. İşte Müslüman bu kavramlar dahilinde Kur’an’ı okumalıdır. Yoksa, yakıştırıldığı şekilde; ramazan ayında evlerde, camilerde bir hocanın Arapça okuyup, hazırda bulunanların okunanları takip etmesi, Kur’an okuma değil, sürmedir.

Kur’an’ın anadili Arapça olmayanlar veya Arapça bilmeyenler için yüzünden okunarak manası verilmeden geçilmesi; onun anlamadan okunması, ayetlerde istenenin gizlenmesi anlamı taşır ki Allah bu konuda Bakara 159.ayette: İndirdiğimiz açık delillerle hidayet bilgisini – kitapta onu apaçık göstermemizden sonra – gizleyenler yok mu, işte onlara hem Allah lanet eder hem de lanet okuyanlar lanet eder.

Bu ayetin, bazı tefsirciler yorumlarında; Müslümanlar için değil de Ehl-i Kitap (Hristiyan, Yahudi) mensupları için geldiğini söylerler. Doğru da olabilir. İncil ve Tevrat’ın bazı bilgileri bilenler tarafında gizlenmiş olabileceği gibi, Müslümanlarda da Kur’an manasının öğrenilmesini istemeyen dinden geçinen, Allah ile aldatan gruplar var.

İşte bu gruplar, Kur’an’ın manasını öğrenme, öğretme yerine Kur’an Kurslarında, okul öncesi çocuklara veya yaşlılara, Arapça harflerin seslerinin hançereden nasıl çıkması gerektiğini öğretiyorlar.

Arapça öğrenmeyi öncelik görmüş 3-5 kişiye bu verilsin, bir itirazım olmaz. Ama dinini öğrenmek isteyen, Kur’an da Allah ne diyor? Emir ve yasaklar nelerdir? Uyulması gereken ferdi ve toplumsal kurallar nedir? İyi bir insan, iyi bir Müslüman’dan Allah’ın istediklerinin herkes tarafından bilinmesi, öğretilmesi gerekir. Buda ancak ve ancak, her Müslümanın kendi dilinde alacağı eğitim ve öğretimle mümkün olur.

Türkçeden başka dil bilmeyen bir Müslüman için, Kur’an’ı Arapça, İngilizce, Almanca veya başka bir dilde okuması fark etmez. O dilleri bilmiyorsa bir şey öğrenmemiş olur. Kur’an’ı ezberlemiş bile olsa bir fayda sağlamaz.

Allah’ın Cuma suresi 5. Ayette Tevrat mensupları için söyledikleri, Kur’an mensupları için geçerli değil midir? O örnek, Müslümanlara onlar gibi olmayın ikazıdır. Ne yazık ki manasını vermeden Kur’an okunmasına öncelik veren Müslümanlar, bu ikazı hiç dikkate almamaktadır.

Cuma suresi 5.ayet: Kendilerine Tevrat yüklenip de sonra da onu gerektiği gibi taşımayanların durumu, sırtına kitap yüklenmiş eşeğin durumuna benzer. Allah’ın ayetlerini yalanlayan şu toplumun durumu ne kötü bir örnektir. Allah zalimler topluluğunu asla hidayete erdirmez.

REKLAM ALANI