Niçin mi sadece Sinan Ogan;
Çünkü, Türk Büyüğümüz Muhterem Mahmut Yaraş Bey’in davetiyle gittiği Denizli İlimiz Bayramyeri meydanında, mahzun, mahcup, müteessir ve sahipsiz kalan Türk’ün şerefli ismini, kürsüsüz ve mikrofonsuz olarak çıktığı tabure üzerinden çıplak sesle haykıran ve bu ismi lâyıkıyla savunan tek kişi olduğu için Sinan Ogan.
REZÂLETE VE ÇİRKİNLİĞE BAKAR MISINIZ?
Babal Tv’ de konuşan Ali Babacan zerre hicap duymadan ‘’Anayasa’da 62 yerde TÜRK İSMİ geçmekte, yeni bir Anayasa yaparak 62 yerde geçen Türk ismini kaldıracağız’’ diye konuşarak salyasın dökmekte. İşte bunun için SİNAN OGAN!
Yine birilerinin ‘’Türklüğü ayaklarımın altına aldım, bana Türklükle gelmeyin’’ dediği, Andımızı yasaklayıp, ‘’TC’’ ibâresini tabelâlardan sildiği ve de milliyetçi olduğunu iddia edenlerin de bu rezâlete susmakla kalmayıp, bunlarla ittifak halinde olabildiği bir dönemdeyiz. İşte bunun için SİNAN OGAN!
Ali Babacan’a ve avanesine hatırlatmak bir kez daha şart oldu;
‘’Türksüz bir dünya, Türk’ün hakim olmadığı bir Anadolu tasavvur etmek, nankörlüğün en büyüğü, s-oysuzluğun resmi, insanlığın ve adâletin katlinden başka bir şey olamaz’’
TÜRKÜM DİYEN KALMADI!
Türk çocukları dün üç kıt’ada, kan, barut kokan ve düşman namlularının ölüm kustuğu cephelerde savaşırken, dönme ve devşirmeler Boğaziçi meyhanelerinde kafayı tütsüleyip, rum dilberlerine veya frenk asıllı yosmalara şiirler yazıp, cephelerden gelen Türk evlâdının ölüm haberlerine alkışlar eşliğinde kadeh kaldırıyorlardı, ne var ki zaferi biz kazanınca da ganimetten pay kapmak için en ön sırada saf tutarlardı.
YA SAVAŞI KAYBEDERSEK?
İşte o zaman hangi mekân veya makamda bulunuyorlarsa, ‘’kendilerinin aslında Türk olmadıklarını’’ açıklamaya başlarlardı.
Bu açıklamalar aynı zamanda, düşmanla veya yerli işbirlikçisiyle çalışabileceklerine dair sinyal gönderme anlamına gelirdi.
Geçmişten bir örnek verecek olursak;
Bu döneklerden biri de Rıza Tevfik’tir. Rıza Tevfik, Türk Ordusunun cephelerde mağlup olacağını hissedince ‘’Ben artık Türklükten istifa ettim’’ deme zilletine düşerek, daha sonraları ise Sevr’i imzalamaktan sıkılmayacaktır!
Günümüzde de, ‘’Türk değilim! Türklükten istifa ettim’’ demeye hazır öyleleri var ki, bu gibilerini iyi tespit demezsek, Türk milleti olarak sonumuz hüsrandır!
Bugün ne değişti?
Dünü, bugüne kopya etmişçesine, dün yaşadıklarımızın mislisinin aynısını bugün yaşamaktayız.
Dün olduğu gibi bugün de;
Türk sahipsiz
Türk mahzun,
Türk mahcup,
Türk müteessir,
Türk evlâdı yoksul ve çaresiz.
TANRININ İKİNCİ İSMİ TÜRK OLURDU!
”Tanrının ikinci ismi Türk olurdu” yanlış okumadınız!
Bir Alman düşünürü, 1953 de yaptığı bir radyo konuşmasında Türklerle ilgili olarak aşağıda ki konuşmayı yapıyor ve diyor ki; ”Türkler dünyanın adâlet ehli, merhamet sahibi, en asil, en soylu ve en dürüst milletidir. Bunu hiç kimseyle tartışmam. Tanrının bir ismi daha olsaydı her halde TÜRK olurdu”
Günümüzde bir türlü adam olmayı başaramamış, kendisinde insanlığın ve ahde vefanın zerresi dâhi bulunmayan kıytırık ve sözde Müslüman ve milliyetçi görünümlü müstevli hayranlarının Türk’e düşmanca saldırmalarının izahını akıl, iman ve vicdan sahiplerine bırakıyorum.
Müslümanım, milliyetçiyim diyen herkes önce adam olmayı bilecek!
Bu topraklarda adam olmanın ilk şartı Türk milletine karşı nankör olmamaktır!
Nankörlük ederek bunca nimetlerinden istifade ettiği Türk’e çatmak, kin ve düşmanlık beslemek, adam olamayışın ve imansızlığın alâmetlerindendir.
İman ehli olanlar ahde vefa sahibidirler!
İyiliğini gördüğü kişi, zümre veya millete karşı diş gösterip şirretlik yapmazlar!
Türk denilince akla gelenler;
Ahlâk-Namus- Merhamet- Dürüstlük- Asâlet!
Yeryüzünde her milletin diğerlerinden üstün olan özellikleri ve başarılı oldukları sahaları vardır.
Çinliler hilede,
Eski Yunan estetikte,
Ermeniler nankörlükte,
Araplar masal uydurmada,
İngilizler ekonomi ve ince siyâsette,
Yahudiler dini taassup ve gaddarlıkta,
Almanlar felsefe ve müzikte,
Fransızlar edebiyatta üstündürler.
Türkler ise;
Namus, ahlâk, dürüstlük, merhamet, tevazu, mertlik ve yiğitlikte diğer dünya milletleriyle kıyaslanmayacak kadar üstündür.
Bir zamanlar dünyaya adâletle nizam verip, insanlara, ırk, dil, din, mezhep ayırımı yapmadan merhametle davranan şanlı Türk milleti şu an sahipsiz, lidersiz ve öndersiz kalarak, kanı, ruhu, soyu, ahlâkı ve kültürü kendinden olmayanlarca horlanıp, kendi öz vatanlarında siyâsetten, diyanetten ekonomiye kadar her saha ve her zeminde ikinci sınıf vatandaş muamelesine tâbi tutulmaktadırlar!
SÖZÜM, AKIL, VİCDAN VE İMAN SAHİPLERİNEDİR!
Yukarıda yazdıklarımın ışığında, 14 Mayıs seçimleri için verdiğiniz kararlarınızı son bir kez daha akıl, vicdan ve iman süzgecinden geçirdikten sonra sandık başına gidiniz!
Vicdanım, imanım, 75 yıllık tecrübelerim ve aklım bana ‘’TÜRK’ÜN DOSTU VE HAS EVLÂDI SİNAN OGAN’DIR’’ diyor.
KAŞGARLI MAHMUD, DİVANÜ LÜGATİ’T-TÜRK’TE DİYOR Kİ;
Allah’ın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm…
Allah onlara Türk adını verdi…
Ve yeryüzüne hâkim kıldı…
Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı…
Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi…
Türkler Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı…
VAKTİ BU VAKİT!
Genç, birikimli, kanı, ruhu, gönlündeki aşk ateşi, şevki ve heyecanı bizimle aynı olan, Ferhat olup önümüzdeki engin, sarp ve geçit vermeyen dağları delebilecek tek kişi, tek yürek, tek yiğit Türk delikanlısı SİNAN OGAN! Sana Türk’ten emir var ‘’DÜŞ ÖNÜMÜZE!’’
Bozkurt ol düş önümüze!
Türk, yeni bir Ergenekon bekliyor!
Ateşler yakılsın!
Tezden dağlar eritilsin!
Tarih yeni fasıllarını Türklerle açsın!
15 Mayıs sabahı yeni bir Ergenekon’dan çıkış olsun!
Devlet güneşi yine Türk burçlarından doğsun, göklerin bütün dâireleri Türklerin ülkesi üzerinde dönsün!
Resimde ki Kırmızı renk montlu TÜRK BÜYÜĞÜMÜZ, ÜLKÜCÜ DAVANIN KUTUP YILDIZI Muhterem insan Sn. MAHMUT YARAŞ BEYE, Türk milletine ve ülkücü gençliğe sonsuz hizmetlerinden dolayı huzurlarınızda teşekkür ediyor, hürmetlerimi sunuyorum.