Vatanı unut vatandaşlık al

Yayınlama: 12.08.2023
66
A+
A-

Endüstri bu yıl %0.3 puan geriye gitdi. Enflasyon mal ve hizmet sektörün de %6.2, gıda da %11, enerjide de %5.7 olarak açıklandı. Oran düştü ama fiyatlar bu oranlar da geçen yılın Temmuz’undan daha fazla! Enerji ihtiyacının yarısından fazlasını bir devlete (Rusya) bağlayan bir memlekette, hattın kapanmasıyla çeşitli yerlerden, daha yüksek fiyata sağlanan enerjinin, fiyatları yükseltmesinin çok normal olduğunu, piyasanın yerine dönmesinin yıllar süreceğini belirtiyor uzmanlar. Yani önceki başbakan Merkel’in yanlış yönetiminin faturasını memleket insanı daha uzun yıllar ödeyecek! Merkel zamanın da para bedava idi! (faizsiz) Borçlanmama politikasını ön planda tutarak, memleketin demiryollarını, dijital sektörünü, altyapısını, eğitim sektörünü 50’lili, 60’lı yıllarda ki halleriyle bıraktılar. Merkel’in hocası Kohl Kablolu televizyonda kalmak istiyordu, öğrencisi de internet için Glass Fiber bağlantıyı kulak arkası etdi. Hükümetlerin bütçeyi denk getirememe korkusu, yatırımların önüne duvarlar ördü! Almanya internet’de, elektrikli araçlar da nal topluyor! İletişimin Fax ile yapıldığı devlet dairelerinin sayısı hiç de az değil! Arkadaşım Paul’un benzetmesi tam oturuyor: Ölümden korkup, intihar ediyorlar! Aynısı Güneş ve Su enerjisi için de geçerli; Merkel’in işbilmezliği yüzünden büyük firmalar kazançlarını ceplerine attılar, zararları devletin üstüne yıktılar. Çin iki dalı da kaptı, Almanlar kapı da kaldı! Hâlâ da orada duruyorlar; Merkel’in sözlerine inanıp, çatılarına, bağlarına güneş paneli yaptıranlara, teşvik primleri bugünden yarına kesilince, avuçlarını yalamak kaldı! Merkel’in zulmünden birazcık paçasını kurtaranları, Yeşiller (parti) yoketmeğe uğraşıyor; çevreye en zararsız elektrik üreten atom santrallerinin kapılarına kilit vuruldu, savaştan önce yapılan koalisyon protokolünden milim sapmadan, gelen yıl yeni çevre vergisiyle, enerji ücretinde avrupa birincisi olan memlekette, enerjinin fiyatı tekrar yükselecek. KDV’de de indirime gidilmeyecek. Ekonomisini ve refahını üretiminden sağlayan memlekette çok yanlış. Endüstriyi memleket dışına, bilhassa enerjinin çok çok ucuz olduğu Çin’e kaçıracaklar. Çin rüzgâr ve güneş enerji kaynaklarının yanısıra kömür ve atom santralleri de yapıyor; üretimin sadece güneşe ve rüzgara bağlanamayacağını biliyor. Çin de havaya çıkan karbondioksit dünyayı kirletmiyor mu, sevgili Yeşiller? Merkel bitmedi; bu hanım azıcık memleket ve insansever olsaydı, Rusya Ukrayna savaşı başlamaz, yüzbinlerce, belki de milyonlarca insan, (daha savaş bitmedi) hayatını kaybetmezdi. (Putin’i hep poh pohladı) Avrupa da, belki de dünya da Ukrayna’ya en fazla yardım yapan Almanya ve Amerika. Amerika Rusya’nın hışmından korkan eski sovyet ülkelerine silah, Almanya’ya da, yeryüzünü zehirleyerek çıkardığı gazı satıp, yaptığı yardımın bir bölümünü karşılıyor. Yetmedi; Yeşiller vatandaşları çok pahalı olan, gündeme oturduktan sonra, teşvik primi olmasına rağmen talep azalmasına rağmen fiyatı artan ısı pompası almağa zorluyor! Ve yıllardır mahkemelerin yurtdışı edilmesine karar verdiği yüzbinlerce göçmenin, memleketlerine gönderilmesini engelliyor! Köyümüzün Hentbol takımının maçını izlerken, Hermann’ın Yeşiller’in tanımını yapan sözlerine aynen katılıyorum: Müller ununu yel değirmenine götürüp, rüzgar çıkınca öğütecek, Yeşiller’de bizi orta çağa götürdükleri için göbek atıp oynayacaklar!

Merkel hanım 2015 yılında sınırları korumak imkansız diyerek, avrupa’da Lüksemburg hariç hiç bir ülkenin kabul etmediği ekonomi göçmenlerini memlekete doldurdu. Pandemi esnasında sınırların pekala korunabileceğini gördük. Günümüzün hükümet ortağı Yeşiller Merkel’in memlekete yaptığı ihaneti sürdürüyor: Alman gemileri Afrika kıyılarında, Kanarya adaların da toplayıp, Almanya’ya getiriyor. İnsanlar Küba’dan uçağa atlayıp, soluğu Sırbistan’da alıyorlar. Oradan da taşıtlarla rahatça Alamanya’ya geçiyorlar. Ve minnacık da olsa, yaşamları için zerre kadar tehlike arzetmeyen memleketlerine geri gönderilme risikosunu bertaraf etmek için de pasaportlarını, kimliklerini atıyor, vatanlarını unutuyorlar.

Altmışlı yılların başında sanayisinde büyük bir patlama yaşadı Almanya. Babalarımız annelerimiz buralara koştular, yetmişli yıllarda da, aile birleşimiyle bizleri yanlarına getirdiler. O yıllarda geçici olarak düşünülen sistem, günümüz de kalıcı olmağa başladı. Doğum oranını arttırmak, çocuk yuvaları, okul, üniversite yapmak yerine, birazcık Almanca öğretmek, oturulabilecek ikametlere yerleştirmek, kolaylarına geliyor. O insanların ülkelerinde ki insan ve işgücü kaybını, Alman dilinin ve kültürünün uğradığı zararı düşünen yok. Altmışlı yıllarda gelenlerden sadece Türkler, yâni bizler kalıcı olduk! O yıllarda Türkiye’miz de rahat bir yaşam bulamadığımızdan buralara gelmiştik. Demek ki vatanımız da hâlâ aradığımızı bulamıyor olacağız ki, dönmeyi düşünmüyoruz! Almanya’yı ikinci vatan belledik, uyum içinde yaşıyoruz! (Küçük bir azınlık hariç) Son yıllarda Almanya’yı dolduran Araplar ve Afrika’lılar bizim gibi çıkmadı: Suudi’ler, Lübnan’lılar ve hemcinsleri aile çeteleri kurup, toplumun başına bela oldular. Buna iktidarların aldırmazlığı da eklenince, problem büyük boyutlara ulaştı. Adamlar çalıyor, çırpıyor, uyuşturucu satıyor, sosyal yardımdan yaşıyor, satın aldığı villanın fiyati yedi milyon avroyu, ceplerinden çıkarıp ödüyor! Kanunlar buna nasıl müdahale etmiyor, adam sosyal yardımdan geçiniyor, villa da oturuyor, kapısında ki arabaların en ucuzu yüz bin avro’dan başlıyor, sorumlular bu değirmenin suyunun nereden geldiğini sormağa cesaret edemiyor, savcılar suç bulamıyor, hakimler ceza veremiyor!

Bu çetelere dokunamayan hükümet, çalıp çırpmayan, uyuşturucu satmayan aile fertlerini de suçlu muamelesi yapılacağını açıkladı! Kardeşin, baban, amcanın kızı, oğlu bir kanunsuz işe karışırsa, sende suçlu olacaksın! Oğlum meskun bölge için de seksen ile radara yakalanıp, ehliyetini bir ay kaybetti, gelip benimkinide mi alacaklar? Öyle değil diyorlar; babam veya eniştem uyuşturucu satıyor ve ben onları gidip savcılığa şikayet etmiyorsam, beni de kodese atacaklarmış! Le havle vele….

Daha güzelini sona sakladım: Yıllar önce kimliğini yırtarak, pasaportunu atarak Almanya’ya girip, vatanının adını sır gibi saklayanlara, onsekiz ay süreli oturma hakkı verecek hükümet. Bu dönem de göze batmazlarsa, yani suç işlemezlerse, alman pasaportu alacaklar. Memlekete izinsiz girmek suç değil mi? Bugünden sonra sınırlardan kimliği olmayanlar içeri alınmayacak mı? Soruya bak; sınır nerede, kontrol olması için önce sınırın belirlenmesi gerekir. Elimizi kolumuzu sallayarak, veya gazlayarak komşu ülkelere gidip geliyoruz!

Hentbol maçı sonrası beraber yürüdüğümüz sonradan isminin Sophia olduğunu öğrendiğim, iki sokak uzağımızda oturan köylümüz noktayı koydu; bu kadar zahmete gerek yok, alman pasaportunu online 5 avroya satsınlar, 5 avrosu olmayana bedava verseler de olur! Halk tepkisini memleketi AB ve Nato’dan çıkartmak, mültecilere tamaman kapıları kapatmak isteyen AfD isimli partiye yönelerek veriyor; anketler bu milliyetçi partiyi birinci sırada gösteriyor.

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları