Sağlıklı yaşadığını, yediğine içtiğine dikkat ettiğini düşünüyorsun, vücudundaki değişimleri, yaşlılığın meyveleri olarak görüyorsun. Vücut sinyallerinin şiddetini ve sayısını arttırtığın da soluğu doktorun kapısında alıyorsun.
Son üç hatta dört yıldır kalbim önce filarmoni orkestrasına çevirdiği düzensiz atışlarını, davul tokmağına çıkardı. Aile doktorunun yıllardır aldığımız tansiyon haplarına ilavesi, yapılan değişik testler kalbimizi susturamayınca, kardiyolog ultrason muayenesiyle, çok sayıda ritim bozukluğu olduğunu, kalbe giden yolların içine bakılması gerektiğini söyledi. Kalp kateterizasyonu (Herzkatheteruntersuchung) için hastaneden randevu aldık.
Memleketi yönetenler kendi havalarına göre yelken açma huylarını sürdürüyorlar: Aynı konuyu bugün Göçmen, iki hafta sonra İltica, bir ay sonra Sığınmacı zirve toplantısı olarak adlandırıp, akılları sıra halkın ateşini düşürmeğe, önümüzde ki avrupa seçimlerin de, oy kapmağa çalışıyorlar. Komşu bu densizliklerden o kadar bıkmış ki, bizi kandırmayı bıraksınlar, tek çare sınırları kapatma zirvesi! Buradakilerin memleketlerine para göndermelerini önlemek adına, ceplerine koydukları kartlarla para çekmeleri kısıtlanıp, sadece ödeme yapmaları sağlanacak. Ne büyük tedbir! Sanki iğnenin deliğinden geçen bu cambazlar (sorry) çaresini bulmayacaklar! AB vatandaşlarına aylık yok, Ukrayna’lılara alman vatandaşı işlemi yapılıyor! Macar ve Rumenler aynı haktan faydalanmak için Ukrayna vatandaşlığına geçip, aylığa kaydoluyor memleketlerine dönüyorlar! Bir Ukrayna’lı, bir Türk AB ülkesi vatandaşından daha çok hakka sahip oluyor kapağı buraya atınca! Neymiş efendim diğer memleketlerin kanunları alman kanunlarıyla uyumlu değilmiş! Yahu bu kanunları bu memleketin meclisi yapmadı mı, değiştirsin, AB kanunlarıyla uyumlu hale getirsin diyor yeni emekli olan iş arkadaşım Leo. Ve ilave ediyor; hiç kimsenin gönlünün arzu ettiği memlekete ikamet hakkı yoktur, insan hakları beyannamesin de göçmenlik yok. Geçen yıl Almanya’ya 60 bin doktor gelmiş, birincilik Türkiye’den gelenler de! Bürgergeld isimli aylık 563 Euro, ek olarak kira, kalorifer, çocuk aylığı ve ihtiyaç yardımı yapılıyor.
Alman silahlı kuvvetlerinin (Bundeswehr) merkez hastanesin de (zentral krankenhaus) ilk gün kan, idrar, dışkı, aids ve corona testi yapıldı, arzu ettiğimiz yemekler not alındı eve geldik. Yarın sabah yedide hastane de olacağız. İşlem bittikten sonra da kontrol için bir gece hastane de kalacağız. Halk arasında lazaret olarak tanımlanan hastaneyi fransızlar inşa etmişler. Zamanın başbakanı Helmut Schmidt’in kalbine pil (Schrittmacher) burada takıldı. Almanya’nın sayılı kalp merkezi. Kapısında ki iki helikopter hiç durmuyor! Memleketin ve dünyanın her tarafından insan geliyor.
Scholz Taurus isimli alman roketlerini Ukrayna’ya vermemek için direniyor. Koalisyon ortağı Hür Demokrat ve Yeşiller karşı görüşteler! Ukrayna savaşı kaybederse, Putin’in diğer ülkelere de saldıracağından korkuluyor. Putin saldırmasa bile Ukrayna’dan milyonlar Almanya’ya gelir. Günümüzde bile onbinlerce askerlik çağında ki erkek Ukraynalı Almanya’da yaşıyor. Yakında Wolodymyr Zelensky Scholz’dan bu konuda da yardımcı olmasını isteyebilir. Gündemde ki başka bir konuda, alman silahlı kuvvetleri generallerinin Taurus roketleri konusunda ki konuşmalarının, Rusya tarafından dinlenilmiş olması. Adamlar herkese açık, korumasız hattan konuşmuşlar. Ruslar gizli dinlememişler (abhören) duymuşlar! (zuhören) Türkçemiz ayrım yapmıyor! Burnumuzun dipinde ikinci dünya savaşının tekrarı bir katliam var. Farkında olamayanlar beyinleri ve kalplerinin dayanabildiği kadar ARD alman TV kanalının “ 20 Tage in Mariupol“ isimli belgeselini izlesinler.
Sabah 7 de giriyorum, 9 da işlemim biter diye düşünüyordum. Ne kadar safmışım: Bütün gün yine Heliler durmadı ve akşama yakın, hemşire, (Schwester) -kız kardeş- ve doktor acil vakalardan ötürü sıra gelmediğini, üzüntülerini de katarak bildirdiler. Yapacak bir şey yok, 5 yıldızlı mekân da bir gün fazla kalıyoruz diye düşünürken, kapıdan içeri iki tane melek giriyor! Beyaz üniformalı meleklerin birisi vucut ateşimi ve tansiyonumu ölçerken, diğeri elindeki şırıngayı göstererek, tromboz (kan pıhtısı oluşumunun engellenmesi) iğnesi vurmak için yorganımı açıyor. Birazcık onları konuşturtmak arzusuyla, az önce dışarı çıktım, yeteri kadar haraket ettim, iğne vurulmasam olmaz mı gibi lâkırdılar yuvarlamağa başlıyorum. Yanımdaki genç hemşire hanım, elindeki taplet ile ayak ucum da duran subay hemşire hanımın gözlerine yüzündeki gülücükleri uçuruyor ve Türk Sanat Müziği’nin en lezzetli makamıyla: ben bu iğneyi vurmazsaaam, sana nee yapaaarlaarr.. Terfi ettirmeezleeerrr, değiiil miii? O an kendimi beni uyutmak için ninni söyleyen annemin kucağın da buluyorum! O melekleri, yaşadığım sürece hiç unutmayacak, gözlerimi yumup, o ninniyi her zaman dinleyeceğim! Göbeğime yapılan iğneyi duymuyorum!
Kalp damarlarına iki Stent takılan, üç hafta sonra hastane serüvenini anlatırken, bazen sözlerine ağbi diyerek başlayan İbrahim ağabey benden dört yaş büyük. Ağbi geçmiş olsun.