1- Bir adam hem aç kalma korkusu ile biriktirip hem de tanrıya inanıyorsa, birinde kesinlikle yalancıdır.
Ya da inandığı Tanrı, Kur-an aklının Allahı değildir.
2-Namusunu ve rızkını teslim ettiği topraklara ihanet eden hain; siyasi, sosyal, sayısal gücü ile başkasından alan, çalan, gasp edendir.
Kur-an bunlarla savaşın emri verir!
Dikkat edelim!
Eğer servetiniz 1 milyar $’ın üzerindeyse dünya zenginler sıralamasına girersiniz.
8,5 milyarlık dünya gezegeninde yalnızca 30.000 kişi dolar milyarderedir!
Yani diğer bir değişle 8,5 milyarlık dünya nüfusu 30.000 sermaye sahibine hizmet ediyor.
Ve dinci takımı 8,5 milyarlık insana bu duruma şükür etmesini emrediyor.
Bu duruma şükür değil isyan edilir, çünkü Kur’an bunu emrediyor.
Unutmamak lazım gelir ki:
Hazreti Muhammed’in Ebu Cehille savaşı dini ritüellerden değil, diğer değişle bize dayatılan “İslam’ın beş şartı” ndan değil, hakça paylaşıma cehaletin razı olmamasından başlamıştır.
Birinin hakkını yemek ne kadar çirkin ve zalimse, 30.000 $ milyarderine kendi hakkını yedirmek o kadar çirkin ve zalimdir!
İşte bu nedenle Kur’an‘da kul hakkı ile ilgili ayet yoktur!
(Hadi bana biri kul hakkı ile ilgili ayet göstersin.)
Hakkını koruyamayacak olan yetimin ve düşkünün hakkını koruyan O yüce kitap, iş kul hakkına geldiği zaman hak aramayı kulun kendisine bırakmıştır…
Diyorum ki:
Sömürü düzeni devam ettiği sürece, hangi dinin savaş kazandığının hiçbir anlamı yoktur.
İster haçlı savaşı olsun, ister hilal savaşı olsun ne savaşı olursa olsun, biz sömürülüyorsak mutlaka hakikati görmediğimizdendir.
Savaş bitiminde finalde yine bizi kullanan lanetli şeytan ekseni savaş kazanıyorsa, bir yerde bir yanlış yaptık demektir.
Bu dünyadaki imkanlar herkese yetecek ölçüde ve düzeyde yaratılmıştır!
Kimse bu dünyada cenneti yaşamadan ve cennet yaşatmadan, diğer bir dünyada Allah’tan cennet isteyemez.
Öyle basit değil bu imtihan!
Bu dünya cennettir.
Bu dünya cehennemdir.
Çünkü Kuran aklı derki; dünya ahiretin tarlasıdır!
Eğer öyle olmasaydı Allah bizi bu imkanlardan asla ve asla sınava tabi tutamazdı.
Zira Allah adildir.
Zenginlerin çöplerinden giysi ve ekmek toplayan yetime, 2023’ün dünyasında hala Afrika’da temiz suya ulaşamamış Afrikalı çocuğa ne hesabını soracaksınız?
Hesap sorması gereken biri varsa o mazlum ve masum çocuktur!
Merak etmeyin o mazlumlar yakamıza yapışacaklar.
Kuran aklının ve Muhammedi vicdanının yaratıcısı olan Allah’a ant olsun ki, Allah adına yalan konuşan dinci takımına veyl olsun ki, hakkı yazan kaleme doğruyu söyleyen söze saygı olsun ki, bunların hesabını er veya geç sorulacaktır!
Ramazan ayında yardım kolisi dağıtmakla bu işleri kurtaracağını zanneden Müslümanlar, hayatında bir kez hac ibadeti yapmakla anadan doğmuş gibi olacağına inanan Müslümanlar vallahi Maun Suresi suratımıza çarpılacaktır!
Açlık korkusuyla biriktirdiğin mallardan 40/1 dağıtmakla cenneti kazanacağını zannediyorsan ziyan olanlardansın.
Merak eden bu ramazan ayında Arapçasından değil anladığı dilden Kur-an’ı okur ve üzerine düşünür.
Mutlu Ramazanlar.
Doğru yolda olana selam olsun!
Dipçe.!
Gördüğüm hakikat o ki: Güzel dinimiz islama “e canım bundan ne var” diyerek sokulan adına bidat-ı hasene (güzel etkinlik, ritüel) dedikleri her şey, İslamın asıl gayesini gölgelemekten başka işe yaramadı.
Bu bidatları din sanan kardeşlerimiz asıl gayeyi unuttu…
“Ee canım ne var bunda iki rekat fazla namaz kılmışlar kahvede pişpirik mi oynasalar daha mı iyi” diyen kimse, kendini din gününün sahibi olan Allah’ın yerine koyan şirk ehli şeytan olmuştur.
Kul ne artırabilir ne eksiltebilir…
Kulun din üzerinde ki tasarrufu örneğin: çıplak yüksek sesle okunması gereken ezanı, hoparlörle okumaya akıl ve vicdanla hüküm verebilmek veya vermemektir.
Asla ezana ne ilave yapabilir ne de kaldırabilir…