
Beladan ne kadar kaçarsanız kaçın, bulacağı varsa, ne yapar, ne eder bir şekilde sizi bulur.
Tıpkı, kendi işinde gücünde rızkının peşinde olan, yanında çalışan 5-10 kişiye ekmek yediren Emrah ustanın başına gelenler gibi.
Kendisini yakından tanımasam da, mekanında birkaç kez yemek yediğimizi hatırlıyorum.
Kebaplarının lezzeti kadar hizmet kalitesi de dört dörtlük bir restoran.
Daha da ötesi…
Güler yüz, tatlı dil, nezaket, ilgi adına ne ararsanız var, bu mekanda.
Nitekim yerli, yabancı pek çok yolcunun uğrak yeri olmuş, burası.
Ta ki o meşum tarihe kadar.
Her zamanki gibi mekanını neşe içinde yeni bir güne hazırlayan Emrah usta, nereden bilebilirdi ki, belanın Samsun’dan çoktan yola çıktığını?
Hem de ne bela!
Sarhoş ve ayyaşlardan oluşan Samsunspor taraftarı bir holigan grubu (ki, aralarında öğrencilerimin, ünlü-ünsüz pek çok dostumun da olduğu mütedeyyin gerçek Samsunlular’ı tenzih ederim.) geçtikleri her yerde pislik yapa yapa Tirebolu’nun Domaçlı mevkiindeki Emrah ustanın mekanına kadar geliyorlar.
Terbiye sınırlarını aşan davranışlarını burada da sürdürmek istiyorlar.
Olaya ilişkin kamera kayıtlarını görmüş olmalısınız.
Emrah ustanın tüm iyi niyetli uyarılarına rağmen, laf dinlemek şöyle dursun, daha da azgınlaşıp, ekmeğinin peşindeki kızlara sataşmaya başlıyorlar. Can havliyle kendilerini bankonun arkasına atan Emrah usta ve kızlara tekme tokat saldırmaya devam ediyorlar. Ne oluyorsa, o anda oluyor. Çalışanlarının canını kurtarma refleksiyle çekmecedeki ruhsatlı tabancasına sarılmak mecburiyetinde kalan Emrah usta, her nefsi müdafaa durumundaki insanın yapacağını yaparak, korkutmak ya da en azından yaralamak amacıyla basıyor tetiğe. Eğer öldürme kastı olsaydı, şarjörün tamamını boşaltır, ölü sayısı daha da artardı.
Hangi sebeple olursa olsun, bir insanın öldürülmesi tabi ki çok üzücü.
Peki, ölenin hiç mi suçu yok?
Gavura saldırır gibi nasıl da saldırdığını, kızları pata, küte yumrukladığını kamera görüntüleri açık seçik gözler önüne seriyor.
Dikkat ederseniz adamı arkadaşları bile durduramıyor.
Peki, Emrah usta bu durumda ne yapmalıydı sizce?
Kafasını bacaklarının arasına kıstırıp, çalışanlarının ve kendisinin ölümünü mü beklemeliydi?
Emrah usta, her delikanlı o anda ne yapması gerekiyorsa, onu yapmıştır!
Kaldı ki…
Haneye tecavüzün suç…
Nefsi müdafaanın da hak olduğunu bilmek için hukukçu olmaya gerek yok.
Bizi en çok üzen hususlardan biri, Giresun Valisi’nin olayı enine, boyuna incelemeden Emrah ustayı peşinen suçlu ilan etmesi…
Diğeri de, kendilerine gazeteci diyen bazı Giresunlular’ın olayı, karşı tarafa saldırı yapılmış gibi yansıtmış olmalarıdır.
Ne diyelim, maalesef Giresunlular’ın makus talihi böyle!
Adil bir şekilde yargılandıktan sonra en kısa sürede yeniden işinin aşının başına döneceği ümit ve temennisiyle…
Emrah ustanın yalnız olmadığını ben de buradan cümle aleme ilan ediyorum!