Kim o? Yeni yıl!

Yayınlama: 03.01.2024
33
A+
A-

Başımızın bir türlü belalardan kurtulamadığı, depremlerin 9 ilimizi yerle bir ettiği, at

izinin it izine karıştığı, iftiraların, yalanların, dolanların havada uçuştuğu, hak-hukuk ve adaletin mumla arandığı, vatan evlatlarının Suriye bataklığında beşer, onar toprağa düştüğü, son olarak Araplardan ağzımızın payını aldığımız uğursuz 2023’ü zaman tüneline yolcu edip, 2024’e merhaba derken…

Eski yılın muhasebesini yaparak değerli zamanınızı almak istemiyorum.
Nasıl olsa yıl boyunca sosyal ve ulusal medya sayesinde bu konularda bol bol bilgi

sahibi oldunuz.

Biz en iyisi, yeni yıla nasıl “merhaba” dedik, onu anlatalım.
Hoş, bu yılbaşının da bir öncekinden pek farkı olmadı ya, bizim için.

Mutat olduğu üzere fındığımızı, fıstığımızı atıştırdık.

Meyvelerimizi, tatlılarımızı yedik.

Kah TRT Müzik’te takıldık, kah diğer bazı kanallara zapladık.

Öyle aman aman bir alkol alışkanlığımız yok.
Ha, eğer İstanbul’da olsa idik…
Her halde bir Beyoğlu Nevizade, Köprü Altı (Galata) veya Kumkapı gibi yerlerde

dostlarımızla birlikte kafamıza göre bir mekana takılır…
Ya da…
Kadıköy’de kadim dostlarım Udi Dr.Cem Dursunoğlu’nun veya Udi Oktay Bey’in

mekanlarına kapağı atar, vururduk eğlencenin gözüne.

Kimsenin tavuğuna “kışt” demediğimize…
Kul ve yetim hakkı yemediğimize…
Kırk üç yıllık devlet hizmetimiz süresince Beyt-ül male (devlet malına) göz

dikmediğimize göre…

O malum AKP milletvekilinin (Külünk) dediği gibi, o kadar  “Günah işleme

özgürlüğü”müz de olsun, di mi!

Neyse, sadede gelip, kaldığımız yerden devam edelim.

Fındık-fıstık-meyve-tatlı faslı derken baktım saat 23.59 olmuş.

Biraz mayışmaya başlasam da, yeni yılı görmeden uyumamaya kararlıyım.

Bu tatlı heyecanla ekrana odaklandım.

Sonra geri sayım başladı:…5, 4,3, 2,1!

Son hatırladığım; göz kapaklarımın kapanmaya başladığı, kafamın önüme düştüğü.

Sonrası mı?..

Baktım kapının zili çalıyor, uzun uzun…
“Allah Allah” dedim:
-Hayırdır inşallah! Bizim evin çevresinde kuş uçmaz, pardon, kuş uçar da, kervan

geçmez. Bu gece yarısı kim ola ki acep? Yüz elli metre mesafemizdeki en yakın komşumuz

Bonus Kafa Bilo olmasın, sakın?

Yok, yok, o olamaz. Çünkü o şimdi Gölcük’te.
Ürkek adımlarla kapıya yönelip, “Kim o?” dedim.

Cevap verdi:
-“Yıl!”
-Yılmışım zaten, daha ne kadar yılacağım ki?
-“Yok yok, yanlış anladın”
dedi, “Ben yeni yılım, yani 2024!”
Açtım kapıyı, “Hoş geldin sefalar getirdin ama neler getirdin, önce onu söyle”,

dedim.
-“Sağlık, barış, huzur, yeni umutlar ve para getirdim”, dedi.
-Para sende kalsın, diğerlerini ver bana, diye cevap verdim.
Sonra da kollarımı iki yana açıp…
-Gel seni bir öpeyim, diyerek, sımsıkı kucakladım onu.

Ondan sonrası mı?…

Kulağımın dibinde tatlı bir ses:

-Hayatım kalk, sabah oldu! Hem sonra bütün gece sayıkladın durdun. Hayrola, bir şeyin yok ya?

-Yok hayatım, yok merak etme hiçbir şeyim yok. Üfff…Saat de 10.00 olmuş yahu!

Hemen kalkıp, keyifle balkona geçip, çevreyi şöyle bir kolaçan ettim.
Baktım…
Güneş yine doğudan doğmuş.
E, haliyle akşama da batıdan batacak!

Yani anlayacağınız, devran dönmeye…
Çömlekçi deresi çağıl çağıl yine aynı şarkıyı söylemeye…
Kuşçulu ve Haydarlı köyleri yine karşı karşıya bir birlerine el sallayıp, gülümsemeye…
Kışın kaderine terk edilmiş bomboş evler, yine sahiplerini beklemeye…

Devam ediyor!

Karşımdaki Sanayi Sitesi…

Hemen kenarındaki Reştefendi gölü…

Tepedeki Haydarlı köyü Çeşmeyanı mahallesi…

Çok şükür yerli yerinde duruyor!
Lakin durmayan bir gerçek var; o da zaman!

Şu yazıyı kaleme aldığımda yeni yılın ilk 10 saati çoktan uçtu gitti, bile!

Oysa giden gençliğimizin bir daha geri dönmeyeceği de bir gerçek.

Merhum Şairimiz Ahmet Kaçar’ın dediği gibi:
“Bitecek hiç ummadığın bir zamanda bu sonsuz düş,
Lakin bitmeyecek yıllar, kalanlar devam edecek.
Ne evvel ne son seferdir bu seraptan çöle dönüş,
Başka kervan, başka hanlar, yalanlar devam edecek.”
Herkese…

Fetö’süz, Menzil’siz, Cübbeli’siz, şeyhsiz, şıhsız, cemaatsiz, tarikatsız…

Dediğim dediksiz, çaldığım düdüksüz…

Yalansız, talansız, çalansız…

Suriyeli’siz, Arap’sız, Katarlı’sız…

Silahsız, kavgasız…
Gamsız, tasasız…
Sissiz, dumansız…

Ülkemizin “parsel parsel”, “Katar, Katar”  satılmayacağı…

Gözü doymaz müteahhitlerin milletin şeyine koymayacağı…

Adaletin taşları bağlamayıp, itleri serbest bırakmayacağı…

Düşman değil, dost kazanılacağı…

Kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmeyeceği, isteyenin istediği gibi yaşayacağı…
Atatürk ilkelerinin yolumuzu aydınlatacağı…
Pırıl pırıl, tertemiz bir Türkiye ve dünya diliyor…
Yeni Yılınızı bir kez daha en içten duygularımla kutluyorum.
Esen kalın, mutlu kalın, sağlıcakla kalın!..

REKLAM ALANI