Adamın eli cebimde,
Elini cebimde yakalıyorum,
”Bre alçak, avucunu aç kaç liramı çaldın?” diyorum.
Adam utanmadan diyor ki;
”Benim ne kadar çalacağımın kararını ben veririm.
Hem çalmak için sana mı soracaktım, sen de kimsin, edepsizlik yapma, benim asıl görevim seni çalmaktır. Bunca yıl geçmesine rağmen hâlen daha benim görevimin Türk’ü çalıp yoksul bırakmak, sonra da eline bir paket makarna verip ayartmak olduğunu öğrenemedin mi bre kafasız?”
”Sen kim oluyorsun, elini soktuğun o cep benim pantolonumun cebidir” diyorum.
Bu sefer de bana;
”Sen Türksün, ben seni büyük bir zevkle çalıp hem görevimi yapıyor, hem de Osmanlı, Osmanlıdan sonra ise Cumhuriyet döneminde vatana ihanetten idam ettiğiniz, son olarak da İzmir’den denize döktüğünüz dedemin intikamını alıyorum” diyerek pis pis sırıtıyor!
Bre hain!
Biz sizin dedelerinizi iyi biliriz!
Onlar nankör ve aşağılık insanlardı
Onlar bunu fazlasıyla hak etmişlerdi.
Dedelerinizden;
Kimi, masum kafası kesmişti…
Kimi, İzmir’e çıkan Yunan İşgal Kuvvetleri Komutanına şehrin Vâlisi olarak ”Hoş geldiniz!” demiş ve çiçek takdim etmişti…
Kimi, Vâlisi olduğu Manisa Vilâyetini Yunan’a teslim etmiş, sonra da Yunanistan’a kaçıp Yunan vatandaşlığına geçerek Hüsnü olan ismini Hüsnüyadis olarak değiştirmişti…
Kimi yurt dışına kaçmış orada gebermişti…
Kimileri ise devletimizce ihanet suçundan dolayı idam edilmişti.
Kimi, dağlara çıkıp garip ve sahipsiz Türk köylüsünü önce soyuyor, ardından hunharca öldürüyordu…
Haklısınız bre hırsız!
Haklısınız çünkü sizin ve soyunuzun sabıkalarınızı, milletimize olan ihanetlerinizi anlattığımızda bize inanmayıp halen daha peşlerinizden koşan beyinsizler, makarnacı, makamcı ve kömürcüler var.