Danıştay, Giresun Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Cevdet Coşkun ve yönetim ekibi hakkında, FETÖ/PYD’yi koruma ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla yargılama kararı verdi.
Prof. Dr. Coşkun ve diğer sanıklar, 28 Şubat’ta Giresun 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkacak. Bu karar, akademik çevrelerde ve kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Giresun Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Cevdet Coşkun, rektörlük koltuğuna oturduktan sonra selefi Prof. Dr. Aygün Attar’a “FETÖ’cü” suçlamasında bulunarak soruşturma açtı ve onu açığa almıştı. Ancak, Coşkun’un Attar’ın rektör olduğu dönemde Giresun Üniversitesi’nde “ülkücü yapılanma” iddiasıyla YÖK’e şikâyette bulunduğu ortaya çıkmıştı.
DANIŞTAY’DAN TARİHİ BİR KARAR
Danıştay 1. Dairesi, Giresun Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Cevdet Coşkun, eski rektör yardımcıları Prof. Dr. Mustafa Cin ve Prof. Dr. Serkan Soylu ile dönemin danışmanları Oktay Kahraman ve Abdullah Çelik hakkında yargılama kararı verdi.
Kararda, Giresun Üniversitesi yönetiminin FETÖ/PYD ile mücadelede ihmalkar davrandığı ve belirli kişilere yönelik husumetle hareket ederek görevlerini kötüye kullandıkları belirtildi.
FETÖ SORUŞTURMASINDA USULSÜZLÜK İDDİASI
Karara göre, 2016 yılında Giresun Üniversitesi’nde FETÖ soruşturmaları için oluşturulan komisyonun bazı kararlarında, Rektör Coşkun ve danışmanlarının etkili olduğu belirlendi. İddianamede, komisyon üyelerinin “FETÖ/PYD ile irtibatlı ve iltisaklı kişiler hakkında işlem yapmadıkları, bu kişilerin dosyalarını açık tutarak sonuçlandırmadıkları, ancak belirli kişilere yönelik intikam duygusuyla hareket ettikleri” ifade edildi.
YÖK’ÜN KARARI VE DANIŞTAY SÜRECİ
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Prof. Dr. Coşkun ve komisyon üyeleri hakkında daha önce yargılama kararı almıştı. Ancak suçlanan kişiler bu karara itiraz ederek konuyu Danıştay’a taşıdı. Danıştay, 1. Dairesi’nde yapılan inceleme sonucunda itirazları reddederek yargılamanın önünü açtı.
Kararın gerekçesi, Giresun Üniversitesi yöneticilerinin FETÖ/PYD soruşturmalarını tarafsızlık ilkelerine aykırı şekilde yürütmeleri ve kişisel duygularla hareket etmeleri olarak açıklandı.
ATTAR YÜKSELMİŞKEN, COŞKUN HAKİM KARŞISINA ÇIKIYOR
Attar, kariyerine Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi olarak devam ederken, Coşkun ise rektörlük görevinden sağlık gerekçelerini öne sürerek istifa etti. Şu anda Giresun Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü’nde öğretim üyeliği yapan Coşkun ve ekibinin, Danıştay’ın kararı doğrultusunda 28 Şubat’ta “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla yargılanacak olması adaletin tecellisi olarak yorumlandı.
NAZIM ELMAS’IN DOSYASI TBMM’YE GÖNDERİLDİ
Sanıklardan biri olan dönemin danışmanı ve şu anda milletvekili olan Nazım Elmas’ın dosyası, dokunulmazlığı nedeniyle ayrı bir sürece taşındı. Adalet Bakanlığı aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yazı yazılarak, Elmas’ın dokunulmazlığının kaldırılması talep edildi. Elmas’ın dosyası bu nedenle yargılamadan ayrıldı.
KAMUOYUNDA GÜNDEM OLAN OLAYLAR
Kararın dayanaklarından biri, eski rektör Coşkun’un, kendisinden önceki rektör Prof. Dr. Aygün Attar’ı FETÖ/PYD ile ilişkilendirerek açığa alması oldu. Ancak Attar, bunun bir komplo olduğunu belirterek suç duyurusunda bulundu.
Attar’ın, kendisinin ve yardımcısı Prof. Dr. Kürşad Yapar’ın, FETÖ yapılanması tarafından intikam amacıyla hedef alındığını ifade ettiği öğrenildi. Bu süreçte Attar’ın diğer yardımcısı Prof. Dr. Mahir Kadakal ve danışmanı Prof. Dr. Kültiğin Çavuşoğlu’nun yaptığı ihbarlar üzerine, YÖK Denetleme Kurulu harekete geçti ve detaylı bir inceleme başlattı.
GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇLAMASI
Danıştay’ın verdiği yargılama kararı, Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi kapsamında değerlendirildi. Bu madde, kamu görevlilerinin yetkilerini kötüye kullanmasını suç olarak tanımlıyor ve 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Sanıkların bu suçlama doğrultusunda yargılanacağı belirtildi.
İLK DURUŞMA TARİHİ: 28 ŞUBAT
Prof. Dr. Cevdet Coşkun ve diğer sanıklar, 28 Şubat’ta Giresun 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkacak. Bu dava, üniversite yönetimlerinde yaşanan sorunlar ve akademik çevredeki etik tartışmalar açısından önemli bir örnek teşkil edecek.