Türk’ün sembolü Bozkurt’a ”KÖPEK” diyen soysuzlar!
Bilhassa sizler okuyun ve şayet varsa ırzınızın, namusunuzun endişesini taşıyın!
Vatan bize emanettir!
Bu emânete sadakat, bu emâneti ihanet etmeden korumak ve bu emaneti bırakanlara saygı ibâdettir!
EY İTİN DÖLÜ ŞEREFSİZ ALÇAK!
Bu topraklar kolay yurt edinilmedi!
Ceddimiz bu toprakları bin yılı aşkın zor bir mücâdelenin, amansız savaşların neticesinde şehadet kanlarıyla sulayarak vatan yaptılar. Bizler düşen görev ise, ceddimizin emaneti olan bu mübarek vatanı korumak ve bizden sonrakilere huzur ve güven içinde devretmektir.
1000 yıl önce Malâzgirt’te kefenini giyip küffara kılıç sallayan Sultan Alparslan’ın bizlerin ırz ve namuslarımızı düşündüğü gibi, inanmış ve imanlı insanlar olarak bizler de, 1000 yıl sonra bu topraklar üzerinde dünyaya gelecek olan kız çocuklarının iffet, namus ve bekâretlerini düşünmek zorundayız. Bu hem milli, hem insâni, hem de dini bir vecibedir.
Bir yandan Türk milletinin vatanına göz dikip devletini çökertmek için her türlü kahpeliğe tevessül edenlerle mücâdele ederken, diğer yandan ise, İslâmı bilen ve yaşayan, yaradılışındaki üstün vasıflara sahip, yaşadığı çağı Türklük şuuru ve İslâmi değerler açısından yorumlayabilen, bir ibâdet düşüncesiyle çalışıp üreten, vatanı, devleti ve bayrağına bağlı, anasına, atasına ve çevresindekilere karşı saygılı, dürüst, adâlet ehli nesiller yetiştirmek için elimizden geleni en güzel bir biçimde yapacağız.
Şayet bir insan Türk’üm, Allah’a iman ettim, rehberim Kur’an diyor ise, bu milli ve kutsal olan mücâdeleden kaçarak dünyalık menfaate meyledip çıkar için kula kulluk edemez.
Herkes bu uğurda kabiliyeti ve gücü nispetinde;
Küfre, küfür ehline, sureti haktan gözüken münafığa, vatan haini bölücü şer mihraklara karşı yazarak- Söyleyerek- Gafil olanları uyandırarak- Dik durup tâviz vermeyerek, etnik parçalara bölünmek istenen Türk milletini, devletini, bayrağını, namusunu koruyup kollamak ve yaşatmak zorundadır.
Bu mücâdeleden kaçarak;
Birkaç paket makarna, birkaç çuval kömür, basit bir makam ve dünyalık menfaati uğruna hainlerin hainliklerini görmezden gelenler asla ve asla ne milliyetçi, ne Müslüman ve ne de insan olamazlar!
Türk milleti ve Türk Devleti içeriden ve dışarıdan kuşatılmış olup bir ateş çemberi içine hapsedilerek yok edilmek istenmektedir. Osmanlının son günlerindeki çöküşün aynısıyla karşı karşıyayız.
KORKU BİZE HARAMDIR!
Gönlün iman ile dopdolu olması gerekir ki korku o gönülde kendine yer bulamasın ve sonra Allah’a teslimiyet, gayret ve bütün çarelere başvurduktan sonra tevekkül etmek gerek.
KURTULUŞUMUZ İÇİN;
Bir olacağız,
İri ve diri olacağız,
Aynı milli ülküler etrafında kucaklaşacağız ki kurtuluş meşâlemizi yeniden yakabilelim.
YOKSA;
İç ve dış düşmanlarımız,
İmparatorluk tortusu küsuratlar,
İstiklâl Harbinin kılıç artığı soysuzlar,
Asırlık kini olan Haçlı dünyası bir olup üzerimize çullanıp, ırzımızı, namusumuzu ayakları altına alarak milletimize emsâli görülmeyen bir acı yaşatacaklardır. Bütün hainler pusuda beklemekte olup, Türk’ü Anadolu’dan çıkartmanın hesabı içindeler.
Dün Irak’ı işgâl ettiklerinde Müslüman kadınlara reva gördükleri toplu tecâvüzleri bizim kadın ve körpecik kızlarımıza da yapacaklar ve işgâl güçleri askerlerinin çadırlarından yükselen çığlıkları çaresizce duyup kahrolacağız.
Namus ve vatan endişesi taşımayan veya da bu kötü gidişatın vahametini görmekten aciz bazı geri zekâlılar bu yazımı okuyunca, ‘’Hadi be sen de! Biz şöyleyiz, biz böyleyiz, dünya bize vız gelir’’ şeklinde aptalca nutuklar atarak şahsıma saldıracaklar, bazıları ise gülüp benimle eğleneceklerdir!
ONLARA DERİM Kİ;
Gülün!
Gülün ey sorumsuz zevat!
Eğlenin ey kanı ve soyu bozuk sergerdeler!
Sizin de aklınız başınıza gelip hak vereceksiniz benim yazdıklarıma, daha doğrusu çığlıklarıma. İşte o an geldiğinde dayanamayacaksınız düşman çadırlarından yükselen hanımlarınızın, kızlarınızın canhıraş çığlıklarına (Allah hiç kimseye yaşatmasın).
Gül ey zekâ özürlü sorumsuz gül!
Böylesi acılı, sıkıntılı dönemlerde gerçekleri yazanlara ancak gaflet ve ihanet ehli olanlar güler. Bir de veled-i zina haramzade şerefsizler”
Tüm saldırılara göğüs gerip yazmak, anlatmak, Hakk’ı ve doğruları sırf Allah rızası ve milletin ırzı, namusu, istiklâli ve istikbâli için bir dakika bile geçirmeden haykırmak zamanıdır şimdi. Çünkü yarınki haykırman nafiledir!
BU KAVGADA BENİM ELİMDEN DE YAZMAK GELİYOR!
‘’Elimden yazmak geliyor’’ derken, bu sözümden sakın yazmanın kolay olduğu sanılmasın!
Türk milleti için yazmak ve OZAN ÂRİF gibi de bu topraklar üzerinde 1000 yıl sonra doğacak olan sabi kız çocuklarının iffet ve bekâretlerini 1000 yıl önce bugünden düşünüp haykırmak namusun şiarı, dinin emridir!
Böylesi duygular içinde yazan ve haykıranlara karşı saygısızlık yapan ve sırf birilerine köpeklik olsun diye havlayanların her biri kendi namusunu pazara çıkaran birer namus tâciridirler!
Yazmak;
Vatan hainlerine karşı kükremek ve pimi çekili bir bomba olup beyinlerinde patlamaktır!
Yazmak;
Dünya rahatını bırakıp derde, sıkıntıya, eleme ve ölüme tâlip olmaktır!
Yazmak;
Vatan, namus, Türklük ve din adına olursa ibâdettir!
Yazmak;
Allah içinse tebliğ ve cihattır!
Yazmak;
Şehadettir, herkese nasip olmaz kaderde varsa!
Yazmak;
Bir meçhule götürürlerken son kez göz göze gelmektir eşinle, çocuğunla!
Allah’a tevekkül içinde,
İhlâsı elden bırakmadan,
Allah’ın rızasını gözeterek,
Besmele ile başlayıp durmadan yazmak
Ve hiç durmadan yazmak.
YAZMAYA DEVAM!
Milli ruh taşıyan,
Gönlünde Allah’a iman,
Resulullaha muhabbet olan tüm vatanseverlere selâm.