Kur’an anlaşılmaz mı sandınız?

Bugün Cuma… İslamiyet’te mübarek bir gün.

Cuma vaazını dinlemek için gittiğim camide vaiz, Din konusu üzerine vaaz verirken Kuran’ın herkes tarafından anlaşılamayacağı üzerine durdu.

Zaman zaman çeşitli mecralarda da duyarız: “Kur’an’ı anlamak zor, öyle herkes anlayamaz.”

Sanki Kur’an, yalnızca belli bir zümreye, belli bir dile, belli bir döneme indirilmiş gibi. Oysa bu kitap, her şeyden önce bir hitap. Yani konuşan bir kitap.

Kimle?

Seninle, benimle, hepimizle…

Kur’an-ı Kerim, kendisi hakkında ne söylüyor biliyor musunuz?

Tam dört kez tekrar edilen bir cümleyle sesleniyor bizlere:

“Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?” (Kamer Suresi, 17. Ayet ve üç kez daha)

Demek ki Allah, bu kitabın anlaşılabilir olduğunu bizzat kendisi söylüyor.

Peki o zaman neden hâlâ “Anlamak zordur” deniyor?

Elbette Kur’an’ın muhtevası çok katmanlıdır.

Bir çocuk, bir çiftçi, bir filozof, bir âlim… Her biri Kur’an’dan bir şey anlar.

Çünkü Kur’an sadece bir bilgi kitabı değil; bir rehber, bir yol arkadaşı, bir uyarıcı ve bir müjdeleyicidir. Elbette içinde derinlik isteyen, dil bilgisi veya tarihî bağlam gerektiren ayetler de var. Ama bu, kitabın tamamı için bir “anlaşılmazlık” yaftası vurmayı haklı çıkarmaz.

Kur’an Arapça indi, evet. Ama bu onun yalnızca Araplara indiği anlamına gelmez.

Bugün birçok dilde çok başarılı mealler ve tefsirler var. Arapça bilmek, elbette anlamı daha doğrudan yakalamak için büyük bir imkândır. Ama Arapça bilmeyen bir insan da mealler, tefsirler, sohbetler ve araştırmalarla Kur’an’ın özünü kavrayabilir.

Ne diyordu büyük düşünür Elmalılı Hamdi Yazır?

“Kur’an’ı anlamak için önce onu anlamak istemek gerekir.”

Kur’an’da muhkem ve müteşabih ayetler ayrımı yapılır. Yani bazı ayetler çok açık ve nettir, bazıları ise benzetmeli, sembolik ve yoruma açıktır. Bu yönüyle Kur’an, hem sıradan bir okura hem de bir ömre yayılan ilmi yolculuklara kapı açar.

Evet, bazı ayetleri tam olarak anlamak için siyer, hadis, Arapça, asbab-ı nüzul gibi destek alanlara ihtiyaç vardır.

Ama unutmayalım: Anlamak başka şeydir, yorumlamak başka, hüküm vermek bambaşka… Her Müslüman Kur’an’ı anlayabilir. Ama her Müslüman ondan hüküm çıkaramaz. Bunda hem fikir olalım.

Kur’an, insana hitap eder.

Onu açmak, okumak, üzerinde düşünmek bir ibadettir.

Kulağına değil, kalbine okursan anlarsın.

Hocasız Kur’an okunmaz diyenlere şunu soralım: Hocasız hiç açılmayan Kur’an daha mı iyidir?

Bir hocaya, bir tefsire, bir rehbere ihtiyaç duyabilirsin ama bu seni ilk adımı atmaktan alıkoymamalı.

Anlamayı zorlaştıran çoğu zaman Kur’an değil, bizim önyargılarımızdır.
Kur’an anlaşılmaz bir kitap değildir. Ama emeksiz de anlaşılmaz. Önce içten bir niyet, sonra sabırla okuma ve ardından araştırma… İşte Kur’an yolculuğunun özü budur.

Korkma, aç kitabı. Belki tam da bugün seninle konuşacaktır.

Bu vesile ile Cuma’nız mübarek olsun.

Tekil Yazı Reklamı - Alt – Masaüstü 336x280 piksel