Kürecik radarı kimin gözüne hizmet ediyor?

Geçtiğimiz haftalarda Orta Doğu göğü, bir kez daha barutla bulut arasına sıkıştı. İran’ın İsrail’e yönelik misillemesiyle birlikte yaklaşık 300 kadar SİHA ve füze İsrail semalarına yöneldi. Bir kısmı düştü, bir kısmı düşürüldü. Hemen ardından iki farklı açıklama geldi: Birisi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan, diğeri ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’dan.

Türkiye diyor ki: “İran’ın füzeleri Kürecik’ten tespit edilip durduruldu” iddiası doğru değildir. Kürecik’teki radar sistemi NATO prosedürlerine uygun olarak yalnızca müttefiklerle bilgi paylaşır.
Pentagon diyor ki: “Füzeleri biz vurduk. Radar verileri elimizdeydi.”

Şimdi biz bu açıklamaların arasında neyi anlayacağız?
Bir yanda “biz karışmadık” diyen bir Türkiye; öte yanda “biz müdahale ettik” diyen bir ABD.
O halde şu soruyu sormak hakkımız: Kürecik’teki radar kimin gözüne hizmet ediyor?

 

Kürecik Üssü NATO için mi, İsrail için mi?

Malatya’nın Kürecik beldesine kurulan radar üssü 2012’den beri tartışmalı. Kamuoyuna “NATO üssü” olarak anlatıldı. Lakin bu üssün teknik altyapısını sağlayan da, buradaki verileri anlık olarak analiz eden de Amerikan ordusudur. NATO denildiğinde kulağa çok uluslu bir ittifak gibi gelir ama işin gerçeği şu: ABD’nin istemediği hiçbir şey NATO’dan çıkmaz.

Radarın resmi amacı İran’dan gelebilecek tehditleri önceden tespit etmektir. Evet ama kimin güvenliği için? İsrail’in. Çünkü bu radar, İsrail’e yönelen tehditleri gözetmekle görevlendirilmiştir. Şimdi İran füzeleri İsrail’e yönelmişken, Kürecik’ten alınan bilgilerle ABD’nin müdahale etmesi sürpriz değildir.

O zaman İletişim Başkanlığı’nın açıklaması biraz fazla nazik kaçıyor. Gerçekten biz bu işin neresindeyiz? Üssün kendi topraklarımızda ama kontrolünün başka bir devletin elinde olması, askeri bağımsızlık açısından ne anlama geliyor?

Amerikalıların iddiasına göre İsrail saldırıdan önce Türkiye’yi haberdar etmiş. Suriye’yi de beraber yıktığımıza göre belki de Orta Doğu’da ABD İsrail ve Türkiye İttifakı devam ediyordur. Tabii ki nükleer silaha sahip bir İranı Türkiye de istemez. Bu da gayet doğal. Türkiye nükleer silaha sahip İsrail’le de eninde sonunda karşı karşıya gelecektir o yüzden bir an evvel Türkiye’nin de nükleer teknolojiye sahip olması gerekmektedir.

 

Araplar İsrail’in yanında saf tutarken…

İran’ın misillemesine karşı en hızlı tepki Suudi Arabistan’dan geldi. İsrail’e hava sahasını açtı, İran’a kapattı. Körfez monarşilerinin Filistin davasına ihanetinin yeni perdesi bu. Ürdün zaten İsrail’in yedek lastiği. Kralı hem İngiliz vatandaşı, hem Batı’nın kuryesi. Bir tek Suriye, bölgedeki onurlu direnişi sürdürüyor. Onu da biz “dostlarımızın” ricasıyla yıllar önce yıktık, taş üstünde taş bırakmadık. Sonra da mültecileri sırtımıza yıkıp kenara çekildiler.

İsrail 7 Ekim 2023’ten beri savaşı her tarafa yaydı. Önce Gazze, Gazze’de çoluk çocuk demedi. Savaşı sivillerle sürdürüyor. Sonra Lübnan ve peşinden Suriye. Yaptığı işler katliamlar hiçbir hukuk kuralına ve insanlık kuralına sığmamaktadır. Destek veren ABD kendini savunma hakkı vardır deyip dünyayı oyalamaktadır. Birleşmiş milletler ve güvenlik konseyi çare olamamakta Amerika’nın emrinde hareket etmektedir. Sadece Araplar değil dünya bir olup bu katliama dur demesi lazım.

ABD Dünya hakimiyetine tek başına devam edemeyeceğini anlayınca, dünya hakimiyetini bölgesel güçlerle birlikte sağlamaya karar vererek, stratejisini değiştirdi. Orta Doğu’da da bölgesel güç olarak İsrail’i tayin etti artık. Türkiye Yardımcısı artık.

 

İran Ne Kadar İran?

İran, tarihsel olarak bir Türkler ülkesidir. Gazneliler, Selçuklular, Timur, Safeviler, Kaçarlar… Hatta Şah İsmail’in divanı Türkçedir. Tahran’ın da kuzeydoğusu, batısı, özellikle Tebriz Türk’tür. Bugün bile nüfusun %45’i Türk kökenlidir. Ama 1925’te Pehlevi rejimiyle işler değişti. Pehlevi, Avrupa hayranıydı. “İran” adını da Aryan ırkına gönderme yaparak o koydu. Türkçeyi geri plana attı. Halkın kimliğini bastırmaya çalıştı. Bugün hâlâ Türkçe konuşan milyonlarca İran Türk’ü vardır, ama seslerini duyuramıyorlar. Halkın yüzde 65 i Türkçe konuşmaktadır. Zaten batıda yeniden iranın başına pehlevinin gelmesi doğrultusunda çalışmalar varmış, mirasçılar mesajlaşmaya başlamışlar. https://x.com/vaziyetcomtr/status/1934323424123314355?s=61

 

Sınır Temiz, Göç Kapısı Açık

Son olarak 2023’te İran sınırındaki mayınlar temizlendi. “İnsani sebepler” dense de bu, sınırı delik deşik etmektir. Bugün Gürbulak karşısındaki Bazargan kapısında binlerce İranlı, Türkiye’ye geçmek için kuyrukta bekliyor. İran’da hayat pahalı, baskı ağır, gençlik umutsuz. Peki bu göç dalgası kime gelecek? Yine Doğu illerine, yine sınıra, yine bize. Avrupa’ya geçemeyen herkes bizde kalacak. Tıpkı Suriye gibi.

 

Sonuç: Gözetleniyoruz, Kullanılıyoruz, Sessiz Kalıyoruz

Kürecik, bir metafor artık. Radar kimin için bakıyor? Bu topraklar kimin için gözetleniyor? Türkiye kimin tarafında?

Evet, bölgesel aktör olmak istiyoruz ama başkasının aparatına dönüşerek değil. Her olayda sessiz kalarak, her savaşta dolaylı rol alarak bu coğrafyada saygınlık kazanamayız. Bize dürüst, ilkeli, bağımsız bir dış politika lazım. Yoksa Kürecik’teki radar yalnız İran’ı değil, bizi de gözetler.

Tekil Yazı Reklamı - Alt – Masaüstü 336x280 piksel