Rasıh Reşat’ın söylediği; “Tükürükçü Erhan Hoca” tanımını duyunca bir şimşek çaktı beynimde ve “Üfürükçü Erhan Hoca” düzeltmesini yaptım. (“Hoca”lık, vakti zamanında Serdar Denktaş’ın kendisini yollattığı Kazakistan’dan menkul’dür.)
Arıklı; “Sandıktan bugün çıkan sonucun oy kaybı gibi görünse de öyle olmadığını, iktidar olan üç siyasi partinin toplamda yüzde 50 oy aldığını, dolayısıyla hükümetin adeta güvenoyu aldığını, yoluna devam ettiğini” söylüyor.
Meclis’te, HP Genel Başkanı Kudret Özersay’ın geçen yıl haziran ayında istifasıyla boşalan koltuğu; dünkü seçimi yüzde 43.76 oy oranıyla ilk sırada tamamlayan CTP adayı Sami Özuslu’nun kazanmasıyla Meclis’teki yeni koltuk dağılımı şöyle olmuştur: “UBP 24, CTP 19, DP 3, YDP 2, Bağımsızlar 2.”
Üfürükçü Hoca’nın anlamadığı bir şey daha var yukarıdaki sayıya göre; UBP’ye koalisyon ortaklığı için DP’nin 3 sandalyesi yetiyorsa YDP’ye ne ihtiyaç vardır?
24 artı 3, 27 etmiyor mu? 50 kişilik mecliste bu 27, (hadi birini Meclis Başkanlığı için düşün) 26 sayısı neden Üfürükçü Hoca’ya muhtaç etsin milleti?
Ayrıca Sabahattin İsmail diyor ki; YDP ve DP kazanamayacaklarını bile bile aday göstererek %11 oyu heba ettiler.
Yoksa CTP adayı kazanamayacaktı.
…
Elimde, okul idaresi tarafından ortaokul çocuklarına tavsiye edilen bir kitap var. Adını ve yazarını, saçma bir reklama alet olmamak için açıklamayacağım;
Kitabın kapağında Kıbrıs haritasının üzerinde adayı ikiye bölen tel örgünün iki yanında birbirine “özlemle” bakan iki çocuk silueti var. Arka kapakta ise; 1963 ve 74’de Kıbrıs’ta yaşananlara rağmen, öncesinde ve sonrasında sevgi dolu yürekleriyle dostluğu ve sevgiyi bize yeniden yaşatan Yorgo ve Cengiz’den bahsediliyor.
Ve işte “tesadüf” bu ya; aynı hafta Yenidüzen’de yazan hayli köşeli iki yazarın köşeli yazılarının başlıkları;
1.”KKTC’de vatandaş olacağına Norveç’te mahkûm ol!”
Üstüne TMT’ci İlter Kırmızı üzerinden “mücadeleye” uzatılan laflar; “AKRİTAS PLANI VARDIR AMA HİÇBİR MADDESİ UYGULANMADI, BU PLANI ÖCÜ HALİNE GETİRMEK YERİNE KIBRIS İSTİRDAT PLANINA BAKIN ” safsataları.
63-74 arası neredeydi bu muhteremler, “Büyük-Kocaman Britanya’da mı yoksa ayda mı yaşıyorlardı?
Denk! gelmiş, değil mi?
…
Ve yeni yine ve yeniden Ercan Havaalanının isminin değiştirilmesi.
Dr.Küçük’ün ailesi öyle istiyormuş!
Üç yıl önce aynı konu yine gündeme ge(tiri)lince; “Doktora Sordunuz mu?”[i] yazısı yazmış ve “Şimdi bu Doktor’un siz, Ercan’ın yerine kendi isminin konulmasını kabul edeceğini mi zannediyorsunuz?” diye bitirmiştim.
Uluslararası alanda, Dünya havacılık Örgütünce de kabul edilmiş “Ercan” isminin değiştirilmesindeki zorluklar bir yana…
“Ercan” herhangi bir isim değildir ki!
20 Temmuz gecesi, Albay İbrahim Karaoğlanoğlu ve Sıhhiye er Mustafa Girgin ile birlikte, bugün Karaoğlanoğlu Müzesi olarak kullanılan binanın giriş kapısı önünde, harita üzerinde çalışırken bir geri tepmesiz top mermisi İle vurularak şehit olmuştur.
Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Bari eliniz değmişken leğeninizin üzerine “altın varaklarıyla işlenmiş” bir de örtü koysaydınız!