“22 MART DÜNYA SU GÜNÜ’NE İTHAFEN”
Çin’de bir Pazar yerinde ortaya çıkıp, Bütün Dünya Ülkeleri ve Milletlerininin yaşamını tehdit eden, üretimi ve ulaşımı durduran, insanlığı ev hapsine alan “CORONA 19” tipi virüsün, tüm dünyaya yaşattıkları ve henüz modern ve gelişmiş teknolojik dünyanın buna bir çare üretememesi, Allah’ın doğaya ve insanlığa en büyük nimeti “SU” yun, “MUCİZEVİ” bir temel ihtiyaç olduğunu insanlığa bir kez daha göstermiştir.
Her canlının hayatına devam edebilmesi için gerekli olan en temel ihtiyaçlarından bir tanesi elbette ki sudur. Özellikle insanlar, su içmeden sadece birkaç gün hayatına devam edebilmektedir.
Su içmeden bir insanın hayatını sürdürmesi mümkün olmamaktadır. Fakat suya olan ihtiyacımız yalnızca içmek olarak algılanmamalı, aynı zamanda temizlik, üretim ve tarım gibi çok fazla alanda da suya olan ihtiyacımız fazla olmaktadır.
İnsanlar için hayati önem taşıyan ve artan tüketim ve sanayi atıklarının bilinçsiz bertarafı nedeniyle kıtlığı söz konusu olan su kaynaklarına dikkat çekilmek üzere 22 Mart tarihi Birleşmiş Milletler tarafından “ Dünya Su Günü” ilan edilmiştir.
Bu günde amaç suyun bir canlı yaşamı için ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmek olmaktadır.
Küresel ısınmanın her geçen gün daha da artmasından dolayı suya olan ihtiyacın da her geçen gün artış gösterdiğini söylemek mümkün olmaktadır. İnsanların ortaya koymuş olduğu çevre kirliliği sebebi ile sularımızın da temizliğinin zarar gördüğünü söyleyebiliriz.
Halbuki bir insan yaşamı için bu kadar önemli olan bir değerin, kirletilmemesi adına çok fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Her insan bu konu ile ilgili bilince sahip olmalı ve her zaman bu bilince göre hareket etmelidir.
Suya olan ihtiyaç her zaman aynı öneme sahip olacaktır. Gelecek nesillere güzel bir çevre bırakmak istiyorsak, öncelikle sularımızın temiz olması için ne gerekiyorsa yapmalı ve çevremizi kirletmekten kaçınmamız gerekmektedir.
Dörtte üçü sudan olan insanoğlu suyu sadece içmek için değil, temizlik ve ihtiyaç duyduğu maddeleri üretirken de kullanır. Örneğin deri işlemeciliği için ciddi manada su kaynağı gerekir. Termik ve nükleer santrallerin soğutma faaliyetleri için bu tesislerin su kaynağının kenarında kurulması zaruridir. Aynı şekilde gıda maddelerinin üretimi tarlaların düzenli sulanması ile mümkündür.
Suya hayati derecede ihtiyaç duyan insanoğlu onu kullanırken su kaynaklarını hem kirletmekte hem de tüketmektedir.
Örneğin deri işlemeciliği neticesinde su kullanılır, işleme sonucunda oluşan kimyasal atıklar yine aynı suya bırakılır.
Termik santraller su ile soğutulur, bacalarından çıkan kirli duman havaya karışış yağmur ile yeryüzüne iner ve su kaynaklarını kirletir.
Arazi sulamaları ile tarımsal üretimi artırmak için kullanılan gübre ve ilaçlar su kaynaklarına karışır.
Kısacası insanoğlu su kaynaklarını kullanırken aynı zamanda ona sanki hiç ihtiyaç duymayacakmış gibi kirletmektedir. Bu konu sanayi üretimi ile dünyada söz sahibi ülkelerin gündemine girince bu konuda sürdürebilirlik çalışmaları başlamıştır.
Sürdürülebilirlik su kaynaklarını gelecek nesillerin de kullanabileceği seviyede bırakmak, kirletme sınırını bu çerçevede tutmaktır. İnsan ihtiyaçlarının ve nüfusunun sürekli artması ve doğal kaynakların sürekli azalan nitelikte olması nedeniyle çevre sorunları uluslar arası konferans ve toplantılarda su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde kullanılması tartışılmaktadır.
Dünya nüfusunun önemli bir kısmı temiz su kaynakları açısından fakir bölgelerde yaşamaktadır. Bu da devletlerin birbiri ile münasebetlerinde krizlere yol açmakta, savaşlar çıkmaktadır.
Ülkemiz su kaynakları itibariyle yeterli seviyede olsa dahi tarım ve sanayi atıklarının göl, nehir ve derelere bilinçsiz ve kontrolsüzce salınması nedeniyle ciddi su sorunları ile karşılaşacağımız açıktır. Deniz kenarındaki işletmelerin atıklarına denizlere deşarj etmesi nedeniyle denizlerimiz de kirlenmektedir.
Suyu kirletmemek, suyu temizlemekten, suyu tutumlu kullanmak, kirlenmiş sulardan temiz su elde etmekten daha kolaydır.
Asırlar öncesinden Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAS) nehir kenarında olsan da abdest almak için bile suyun israf edilmemesi gerektiğini emretmesi bizim için referans noktası olmalıdır.
Diş fırçalarken, banyo yaparken boşa akıtılan sular toplam da ciddi bir su israfı oluşturmaktadır. Su israfı sadece su faturası ile değil, ileride tüketilebilecek temiz su kaynağı bulmakta zorlanacağımız anlamıyla da değerlendirilmektedir. Toplum su kullanımı konusunda bilinçli olursa ciddi oranda su tasarrufu sağlanacağı açıktır.
Su kaynaklarının verimsiz kullanılması ve kirlenmesi üzerinde etkili olan bazı faktörler, bakımsız altyapı nedeniyle su şebekesinde oluşan atıklar, sanayi ve turizm tesisleri atıklarının deşarjının denetlenmesinde meydana gelen zafiyetler olarak sayılabilir.
Dünya Su Günü nedeniyle, bu gerçekleri hatırlamamız ve bunları başkalarına anlatmamız, “SUDAKİ MUCİZE” için güzel bir vesiledir.
Bu vesile ile Ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa geçmiş olsun dileklerimizi en kalbi duygularla iletirken, “CORONA 19” Virüs salgınına karşı tüm vatandaşlarımızı ortak sorumluluk ve duyarlılığa davet etmek isterim.