Geçmişi karalayarak geleceği inşa edebilir miyiz?

Yayınlama: 03.12.2024
5
A+
A-

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in Batman’da partisinin İl Kongresi’nde yaptığı açıklamalar, özellikle Cumhuriyet’in kuruluşuna ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne yönelik sözleriyle büyük tartışmalara yol açtı.

Tekin, “İttihatçılar bu ülkede egemen oluncaya kadar” diyerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine atıfta bulunduğu bu açıklama ile sadece tarihsel bir referans değil, aynı zamanda bugünkü siyasi atmosferde de önemli bir gündem oluşturdu.

Bakan Tekin’in söylemleri, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne yönelik eleştirilerle başladığı gibi, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve onun düşünsel mirasıyla doğrudan bağlantılı bir konuya da dokunmuş oldu.

İttihat ve Terakki’nin, özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, emperyalist güçlere karşı verdiği mücadele, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasında oynadığı kritik rol, günümüz Türkiye’sindeki pek çok tartışmada unutulan ya da göz ardı edilen bir gerçekliktir.

İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1889’da kurulduğunda, Osmanlı İmparatorluğu’nda yönetici sınıfın bozulmuşluğuna ve emperyalist baskılara karşı bir direniş hareketi olarak ortaya çıkmıştı.

Cemiyet’in kurucuları ve liderleri arasında yer alan Talât Paşa, Enver Paşa, Ziya Gökalp gibi isimler, sadece Osmanlı İmparatorluğu’nu modernleştirmeye yönelik adımlar atmakla kalmamış, aynı zamanda yeni bir Türk ulusu yaratmanın tohumlarını da atmışlardır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye olduğu ve cemiyetin bazı kongrelerine katıldığı da tarihsel bir gerçektir.

Ancak, Atatürk’ün İttihat ve Terakki’nin özellikle monarşist eğilimlerinden ve saltanata bağlı yönetim anlayışından zamanla ayrıldığı da bilinmektedir.

İttihat ve Terakki’nin, yalnızca Osmanlı’da egemenliğini ilan etmekle kalmadığı, aynı zamanda modern Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini de atmış olduğu unutulmamalıdır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisi, bir konuşmasında bu gerçeği şu şekilde ifade etmiştir: “Eğer Talât Paşa, Meşrutiyet inkılabını yapmamış ve ondan sonraki meşhur hizmetleriyle bu yolları açmamış olsaydı, biz bu inkılabı yapamazdık.”

Bu ifadeler, Atatürk’ün, Cumhuriyet’in inşasında bu mirası dikkate aldığını gösterir.

Bakan Tekin’in açıklamaları, tarihsel bir bağlamda bakıldığında, modern Türkiye’nin kurucu mirasını ve bu mirası şekillendiren tarihi figürleri sorgulayan bir söylemi ortaya koyduğunu görmezden gelemeyiz.

Bugün gelinen noktada, İttihat ve Terakki’nin bıraktığı mirası sorgulamak, sadece geçmişin ötesinde bir eleştiri yapmakla kalmaz; aynı zamanda Cumhuriyet’in temellerine de gözdağı vermek anlamına geldiğini düşünenlerdeniz.

İttihat ve Terakki’nin idealleri, elbette tartışılabilir, ancak onların Osmanlı İmparatorluğu’nu, emperyalizme karşı dirençli kılma mücadelesi, yeni bir ulus devletin temellerinin atılmasında vazgeçilmez bir rol oynadığını da unutmamak lazım.

Sonuç olarak, Bakan Tekin’in açıklamaları, Cumhuriyet’in temelleriyle ilgili daha geniş bir tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Bu tartışmaların ideolojik ya da politik birer malzeme haline gelmesi, Cumhuriyet’in asli değerlerine zarar verebileceğini gözardı etmemek elzemdir.

Bizden uyarması!

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.