Geçtiğimiz cuma günü camide, namaz öncesi imam kürsüden vaaz ediyordu. Konusu birlik ve beraberlikti. Saf suresi 4. Ayete vurgu yaparak, Türkiye’deki terör olaylarından, güneyimizdeki hareketlenmelerden, bölücülere karşı verdiğimiz şehitlerden, vatan bütünlüğünü korumak için askerlerimizin gösterdiği çabalardan söz ederken; arkadan cemaatten biri imama, “siyaset yapma!” diye seslendi.
İmam efendi, siyaset yapmadığını Kur’an’dan Allah’ın Saf suresi 4.ayetini okuduğunu, bu ayetin tefsirini yaptığını söylese de açıklamalar siyasi iktidarın söylemlerine uyduğundan siyaset kokuyordu. İktidar da seçime giderken yaptığı propagandaların ana konusunu, muhaliflerinin terörle bağlantılı olduğu üzerine kurmuş, kendisine oy vermeyen herkesi terörist, bölücü, hain, dinsiz, imansız olarak yaftalamıştı.
Bana göre, imamın siyaset yaptığını söyleyen arkadaş haklıydı. Bu ayetin meal ve tefsiri, günümüze uygun değildi. Bu ayet Medenî bir ayettir. Yani İslam’ın yayıldığı savaş ve gazvelerin yoğun olduğu yıllarda inmiştir. Müslümanlarla gayrimüslimlerin savaştığı bir dönemde, Müslümanlardan tek bir saf halinde savaşmalarını istemek, Allah’ın emri idi. Olması gerekendi.
Saf suresi 4. Ayet: Allah kendi yolunda harcı kurşun eriyiği olan bir bina gibi tek bir saf halinde savaşanları sever.
Evet. Ayet Allah yolunda savaşanların bütün halinde saf tutarak savaşmasını işitiyor. Ama şu an Allah yolunda bir savaş yok. Hatta vatan için de bir savaş yok. Ne var? İktidarı ele geçirmek için adına savaş denirse, bir yarış var. Bu yarış eşitler arasında geçmiyor. Bir yanda devletin bütün gücünü harekete geçiren bir iktidarla, “Bu yarışta ben de varım, sen iyi yönetemiyorsun!” diyen başka gruplar arasında geçmektedir.
Ayette kast edilen mana: Müslümanlar din ve kardeşlik duyguları ile kenetlenmeliler. Bu yapılırsa, bölecek ve parçalayacak güçler karşınızda duramaz. Bu kenetlenme, ayakta dururken ve yıkılırken de bütünlük arz etsin ki araya ayrık otu bile giremesin.
Bu istek, İslam’ın temel isteğidir. Vahdet dediğimiz birlik içinde olmak, bütünlüğümüzü korumak, tefrikalardan uzak durmak genel anlamda istenilendir.
Cumhuriyet rejimini benimsemiş ülkelerde, aynı fikri benimseyen insanların bir araya gelerek parti kurması, idareye talip olması tefrika değildir. Hepsinin hedefi vahdet şuuru içinde daha güzelini yapmaya talip olmaktır. Bu partilerin birbirlerini birliktelikleri bozucu olarak nitelendirmeleri, olumsuz göstermeleri istenmeyen bir durumdur. Esas bölünme o zaman oluşur.
Diyanet mensuplarının her seçim öncesi yaptıkları birlik-beraberlik vurgulu vaazları, iktidar gücünün devamını ister mahiyette olmaktadır. Sanki başka birileri iktidara gelirse, Türkiye’de birlik beraberlik, dayanışmanın -çok varmış gibi- bozulacağı algısı verilir. Hatta bazıları özel konuşmalarda daha da ileri giderek başkaları gelirse, inançlarımızın da yaşanamayacağı vurgusunu da yaparlar.
Diyanetin iktidara bağlı bir kuruluş olmaları, mensuplarının iktidarın söylediklerini tasdik etme zorunda oldukları anlamına gelmez. Onların görevi, Allah’ın dininin emir ve yasaklarını her Müslümanın anlayacağı şekilde açıklamaktır. İktidarın emirlerini uygulayıp, Allah’ın emirlerini göz ardı eden diyanet, kuruluş felsefesinin dışına çıkmış demektir ki bu hal, iktidarın seçimlerde tekrar kazanması için, ayetleri eğip bükerek algı yaratması kabul edilir bir durum değildir.
Allah tefrikayı sevmediği gibi, sebep olanları da lanetlemiştir. (Enam-159)
Diyanet mensuplarının iktidar söylemlerini tekrar ederek halka algı yaratması, esas tefrikadır. Tam tersine o söylemlerin dışında, (partilerin söyledikleri) birlik ve beraberliği pekiştirecek onlarca ayet, yüzlerce hadis vardır. Ve bu iyi niyetle de söylenmiş olsa, seçim öncesi birlik- beraberlik vaazları, iktidarı destekleyin anlamındadır. Mevcudu bozacak her söylem, her parti, tefrik, ayrılık getirir algısı yapar. Beş yıl boyunca birlik-beraberliği unutan diyanet, seçim öncesi birlik- beraberlik için anlattıkları, iktidar etrafında toplanın, bölünmeyin anlamındadır.
Bu algı yaratma isteği geçmişte de her seçim öncesi yapıldı; bugün de yapılmaya devam ediyor.
Diyanet, iktidar yandaşlığını bırakıp, Allah’ın dinini anlatmadığı müddetçe; en büyük ayrılıkçı olarak tarihe geçecektir. Emevi Müslümanlığı devam etmektedir. Allah ıslah etsin!