Dolmuşta tanık olduklarım (10) ve son

Bu akşam satırlarımda onuncu bölümü yazmaya çalışacağım.

Tam dokuz bölüm boyunca bindiğim dolmuşlarda yaşadıklarımı sizler ile paylaşmaya çalıştım.

Hataları ve tekrar tekrar yinelenen hatalar zincirini anlatırken amacım bağcıyı dövmek değil üzüm yemekti.

Sadece bir karış adım ileriye gidebildik mi?

KOSKOCA HAYIR…

Aynı hatalara devam ve bir örnekleme yapacak olursam;

Dolmuş durakta duruyor.

İnen yolcu yok.

Hareket ediliyor ve beş bilemedin on metre gitmeden yükselen bir sese kulak veriyorum;

-Kapta inecek var.

Ölür müsün öldürür müsün?

Kaptanda ses yok ve yolun sağına yaklaşıyor ve vatandaş iniyor.

Be arkadaş (Yaşı on beş veya bilemedin on sekiz) üç metre  yürüsen bir yerin mi eksilir.

Yaşlılara sözüm yok onlara saygılıyım.

Yine iniş ve binişlerde yaşanan kargaşalar aynen devam.

Binerken verilmeyen dolmuş ücretleri yine inerken veriliyor veya telefon ile konuşuyormuş gibi yapılıyor ve unutturma yoluna devam.

Özellikle dolmuştan inerken verilen iki yüz liralar ve üstünü almak için dolmuşun  girişini çıkışını kapatmalar sırasında yolcular arasında yaşanan gerginlikler de aynen devam.

Şimdi sormak istiyorum;

Yahu arkadaş dolmuşa binmeden önce o bütün paranı bozdursan olmaz mı?

Olmaz elbette yoksa ‘KADI’ günah yazar.

Dolmuş ücretlerini unutturma adına yapılan telefon görüşmeleri acaba onları zengin mi ediyor?

Sadece dolmuş müşterileri mi hatalı?

Dolmuş şoförleri ak sütten mi çıkmış?

Çoğu için geçerli diyemem ama içlerinde öyleleri var ki vatandaşla konuşmasını henüz öğrenememişler.

-Dört lira daha verir misin demekten aci

Z ve inerken vatandaşa emri vaki;

-Dört lira daha ver…

Hadi buyurun cenaze namazına…

Daha neler var neler…

Yazamadığım veya yazmak istemediğim o kadar olay var ki sormayın gitsin…

‘BAŞINIZI AĞRITTIMSA AFFOLA’

Tekil Yazı Reklamı - Alt – Masaüstü 336x280 piksel