Mondros Mütarekesi’nin (silahların bırakılması anlaşmasının) 30 Ekim 1918’de imzalanmasından sonra, İngiliz ve Fransız işgalleri başlamış, kısa süre sonra da İtalyanlar Akdeniz kıyılarını işgal etmişti.
İşgaller bununla da yetmemiş, Kasım 1918 başında ABD, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan savaş gemileri 1915 yılında geçemedikleri Çanakkale boğazını serbestçe geçerek İstanbul önlerine gelmiş ve Sarayburnu ile Dolmabahçe arasında boğazda demirlemişti.
Bu işgallerle birlikte kısa zamanda “1840’dan bu yana İnebolu ile Batum arasında örgütlenen” ve Samsun’u merkez seçen “Pontus çete ve elebaşları”, işgal güçlerinin yardımı ile örgütlenerek, Rusya kıyılarında yerleşik olan Rum gençleri topluca getirerek Rum nüfusun ve Pontus çete örgütlenmesinin güçlendirilmesine başlamıştı.
Pontus faaliyeti Giresun’da özellikle Gümüşhane madenlerinin 1840’larda tükenmesi sonucu Giresun’a göç eden ve Gogora (Zeytinlik) mahallesinde yerleşen Rumlarda sevinç yaratmış; eski belediye Başkanı Gümüşhaneli Kaptan Yorgi’nin oğlu tarafından Marsilya üzerinden maddi açıdan desteklenmesi faaliyeti başlanmıştı. Bu faaliyetin sonlandırılması ve Giresun’a dışarıdan Pontus çetesi ve Rum nüfusun getirilmesinin önlenmesi gerekiyordu.
Giresun sahillerine dışarıdan gelerek çıkacak Pontus çetelerine, eşkıya veya düşman müfreze ve komitelerine karşı Giresun Mıntıka Komutanlığı’nın polis ve jandarma, askerlik şubesi efradı ve köy bekçilerinden oluşan ve geceleri devriye gezen kuvvetleri ve gözcüleri vardı,[1] ancak bunlar çok yetersizdi.
Sahillerin kontrol altında tutulması için, Giresun Sahil Muhafaza Teşkilatı’nın kurulması planlanmış ve gerekli olacak silahlar Debboy kışlasında yerleşik Giresun mıntıka Komutanlığı’ndan talep edilmişti. Ancak, Osman Ağa muhalifi Giresun Mıntıka Birliği Kumandanı ve Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Ali Rıza Bey’in, askerlik şubesi deposunda bulunan silahları Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne haber vermeden Samsun’a İngilizlere gönderdiği[2] anlaşılmıştı. Binbaşı Ali Rıza Bey’in bu hainliği karşısında gerekli girişimler yapılmış ve Tirebolulu Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan, Rize’den Giresun’a tayin edilerek
Askerlik Şubesi başkanlığına atanarak Topal Osman Ağa liderliğindeki “Kuvayı Milliye ile Giresun Askerlik Şubesi ve Mıntıka Kumandanlığı” birlikte çalışmaya başlamıştı.
Samsun’a İngilizlere gönderilen silahlar, Pontus çetelerine dağıtılmış ve Türklerin öldürülmesinde kullanılmıştı. Bu olumsuz gelişmelere rağmen, “Giresun Sahil Muhafaza
Teşkilatı”nın kurulmasına Osman Ağa başkanlığında Kasım 1919’da Giresun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nce yapılan toplantı ile karar verilmiş ve aşağıdaki kararlar alınıp, uygulamaya konulmuştu.[3]
1-Osman Ağa komutasında şehir ve köy delikanlılarından bir silahlı müfreze oluşturulacak,
2-Gizli ve gerektiğinde toplanacak bu müfreze mensupları silah ve cephaneyi kendileri karşılayacak,
3-Müfreze mensuplarına maaş verilmeyecek, ancak ihtiyacı olanlara yardım edilecek,
4-İşe elverişli, ancak silah ve cephanesi olmayanlara Cemiyet silah ve cephane verecek,
5-Müfrezenin toplandığı anlarda, ihtiyaç sahiplerinin iş ve güçlerine yardım edilip, yatak ve istirahatleri temin edilecek,
6-Nahiye ve kıyı köylerinde de aynı şartlarla müfreze kurmak ve başına o yörenin güvenilir adamlarını getirmek,
7-Olağanüstü durumlarda, Osman Ağa’nın emri ile hareket etmek,
8-Görev dışında ayrı ayrı gezip dolaşmak,
9-Hiçbir yerde, hiçbir şekilde huzur ve güveni bozacak hal ve hareketlerden kaçınmak,
10-Mülki idare amirleri ve askeri komutanların talebi üzerine derhal yardıma koşmak ve muhafaza ve müdafaayı bu şekilde yapmak,
11-Memleketin düşmanlarına karşı milli ve dini vazifeyi ifa kastıyla hareket edilecek. İşbu müfrezeler içinde ayrı ayrı yada toplu olarak milli ve vatan haysiyet ve şerefini ihlale cüret edenlerin silah ce cephaneleri alınıp kovulacak,
12-Mülki ve askeri görevlilerle temas ve işbirliği şehirde Osman Ağa, diğer yerlerde müfreze başındaki adamlar aracılığıyla yapılacak,
13-Giresun’da bu örgütlenme yapılmadan, bağlı olan yerlerde yapılmayacak, gerekli olursa toplanıp, duruma göre karar verilecek,
14- İlgili yerlerle görüşüldükten sonra, Sahil Muhafaza Teşkilatı’nın görev yerlerinin tespiti ve müfrezelerin başlarında bulunacak adamların hükümet ve emniyet teşkilatına bildirilmesi, kesinlikle Osman Ağa’ya ait yetkilerden olacak,
5-Bu kararları, Müdafaa-i Hukuk heyetleri birlikte uygulayacak.
Sahil Muhafaza Teşkilatı, Aksu Deresi ağzından başlayıp, Batlama deresi ağzına kadar uzanan kıyıların muhafazasına bakan memleket delikanlılarından oluşturuldu.
Sahil Muhafaza Teşkilatı’nın kumandanları başlangıçta Ziya Bey, daha sonra da Yusufağaoğlu Hacı Yusuf Efendi idi. İaşelerine Çınarlar İmamı Hafız Hasan Efendi bakmakla iken, daha sonra iaşe ve teçhizat işlerine Bekir Çavuşoğlu Bekir Ağa bakmaya başladı.[4]
Giresun Sahil Muhafaza Teşkilatı’na bağlı olan birlikler ise;
Çebiçoğulları’nın yardımı ile Eriklimanı Karakolu tarafından gözetilecek, çarpışma anında Boztekkeli Ayaroğlu Hasan ve Goloğlu Mehmet Ağalar yardıma koşacaktı.[5]• Bulancak Karaburun’dan Pazarsuyu’na kadar olan kıyılar, talep halinde Caferoğlu Mustafa, Bahtiyaroğulları ve Çöpbacakoğulları’nın yardımı ile Bulancak Jandarma takımı tarafından,
Kar, izleri örtmesin.
[1] Topallı, Osman Fikret, (Hazırlayan: Veysel Usta), Müdafaa-i Hukuk ve İstiklal Harbi Tarihinde Giresun, Serander yay., Trabzon 2011, s.61
[2] a.g.e., s.153
[3] a.g.e., s.62 v.d.
[4] a.g.e., s.64
[5] Osman Fikret Topallı, a.g.e., s.67
[6] a.g.e., s.68