Eylül ayı Türk yakın tarihinde hem 13 Eylül 1921’de Sakarya (Polatlı-Haymana) Zaferi ve hem de Büyük Taarruz sonrasında başlayan Büyük Takip Harekatı (31 Ağustos-18 Eylül 1922) sonunda İngiliz destekli Yunan düşman işgalinden Anadolu’nun kurtarılmasının yıl dönümüdür.
Bu emsalsiz mücadelenin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde Giresun Uşaklarının ve Gazi Milis Yarbay Topal Osman Ağa’nın büyük hizmetleri olmuştur.
“Asırlarca Türk ruhunu, Türk kahramanlığını dünyaya yayan ilahi kuvvet… demek olan Kuvayı Milliye”[1] ilkesi ve “Ey din kardeşlerim, muhterem arkadaşlar. İçimizdeki Pontus’çuları temizledik. Ermenilere terk-i silah ettirdik. Başta büyük düşmanlarımız var. Yunan ordusu da yurdumuza saldırdı. Kardeş kavgasını bırakalım. Bir din kardeşi olarak birleşelim. Yunan ordusunu yurdumuzdan atalım. Davamızın peşi çok büyüktür. Vatanımızı bu felaketten kurtaralım”[2] anlayışı ile Osman Ağa gönüllü uşakları ile Bağımsızlık ve Türk Milleti adına yeni bir devlet kurulması için Giresun’dan yola çıkmıştı.
Bu amacına ulaşabilmek için, Limni adasının Mondros limanında 30 Ekim 1918’de imzalanan ve Türk’ün yok edilmesi ve bir daha ayağa kalkamaması demek olan “Mütareke’nin (ateşkes ve silahların teslim edilmesinin) hemen akabinde, 2 Kasım 1918’de “husule gelen vaziyeti görünce çıkabilecek bütün neticeleri tahmin etti. Daha hiçbir şey olmadan, 42 yere telgraf çekerek; ‘Trabzon’da bir kongre yapalım, silaha sarılalım. Bizim imhamıza karar verilmiştir. Başka çare yoktur” diyerek ilk direniş hareketini ve teşkilatlanmayı”[3] Giresun’da başlatmıştı.
Bununla da yetinmeyerek Giresun sahillerine “Pontus ve Ermeni” çetelerinin ya da işgal gücü askerlerinin çıkmasını önlemek amacıyla Giresun Müdafaa-i Memleket Komitesi’ni kurdu.[4]
“Erzurum Mebusu Celalettin Arif ve taraftarı kırk imzalı sahte bir telgraf ile Mustafa Kemal Paşa’yı tehdit ettiklerinde”[5] kollarında “Giresun Milli Askeri” yazan yöresel Aba-Zıpka kıyafetler ile donatılmış “uşaklarını” Erzurum’a göndererek “Kazım Karabekir ve Mustafa Kemal Atatürk’e karşı yapılmak istenen darbeyi” önlemişti.
Kasım 1920’de Mustafa Kemal Paşa’nın yakın korumalığını “gönüllü olarak kabul ettiği” andan itibaren Ankara ve çevresindeki yada başka yerlerdeki hiçbir silahlı güç, kabadayı yada çete veyahut ta yabancı güçlerin kontrolündeki casusluk yada gizli örgüt, Mustafa Kemal Paşa’nın yanına bile yaklaşma cüretini gösterememişti.
Osman Ağa da, Mustafa Kemal (Ankara Hükümeti) ne emir vermişse harfiyen yerine getirmiş; “Batı Anadolu’da Yunanlılara tuz, ekmek ve ak teslim bayrağı götüren eşrafın tersine, Giresun’da direnme gücünün başına seçilip,”[6] “amacım, Türkleri imha siyaseti takip eden Yunanlılarla, onlara iltihak eden yerli Rum çetelerini imha ve tenkilidir”[7] sözleri ile bu güvene layık olmaya çalışmıştı.
“Şahsi nefret zamanı değil, memleketi kurtarmak zamanıdır. Memleketimizi, milletimizi kurtaralım sonra şahısların hesabını görürüz”[8] ilkesini ortaya koyan silah arkadaşı ve gönüldaşı merhum Sakarya Şehidi, Yarbay Hüseyin Avni Alparslan ile birlikte omuz omuza mücadele etmişti.
Amacına ulaşabilmek ve “memleketi kurtarabilmek” için:
önlemiş olması yanında, Milli Mücadele’nin dönüm noktasını oluşturan önemli olayların içinde “bilfiil” bulunarak, önemli olayların “faili” olarak tarihe geçmişti. Bu önemli olaylar ise;
1-Atatürk’ün Samsun’a Gönderilme Nedenlerinden Birisidir:[12]
Mayıs 1919 öncesinde, Samsun, Amasya, Tokat, Sivas illerindeki Rum çeteleri at koşturmakta,
Samsun şehri içinde silahlı talim yapmaktaydı. Bunların tek korkusu Topal Osman Ağa’ydı. Çünkü, Mondros Silah Bırakışması sonrasında ilk başkaldıran, “68 kişilik” ilk silahlı örgütlenmeyi yapan,”silaha sarılalım, imhamıza karar verilmiştir” diyen oydu.
Nitekim 4 Mart 1919 tarihinde yayınlanan Neogolos Gazetesi, “Karadeniz Rumlarını bu adamın elinden kurtarın”[13] şeklinde işgal güçlerine sesleniyordu. Osman Ağa’dan kurtulmak için Rumlar, kendilerine her türlü yardımı yapan işgal güçlerine müracaat ederek, “kendilerine zulüm yapıldığını ve bunun araştırılması için müfettiş gönderilmesini” istemişlerdi.
Böylece, Mustafa Kemal’in Samsun’a gönderilme nedenlerinden birisi de “tenkil edilmesi istenen” Gazi Osman Ağa’nın bölgedeki silahlı örgütlenmesi olmuştur.
Mustafa Kemal Nutuk’ta; “Pontus eşkıyasının kuvveti başlangıçta 6.000.-7.000. silahlı idi. Daha sonra, her taraftan katılanlarla 25.000.’e yaklaştı.
Bu kuvvet yeterli küçük birliklere ayrılarak çeşitli yerlerde barınıyordu. Pontus çetelerinin bütün işleri, İslam köylerini yakmak, Müslüman halka, karşı akıl ve hayale sığmaz zulümler yapmak, cinayetler işlemek gibi kan içici bir sürünün yaptıklarından başka bir şey değildi. Biz Anadolu’ya çıkar çıkmaz, Türk halkını dikkat ve uyanıklığa davet ettik. Doğabilecek tehlikelere karşı tedbirler almaya başladık” açıklaması ile durumun vahametini açıklamıştı.
Doğabilecek tehlikelere karşı alınan “ilk tedbir” ise, Osman Ağa’nın Havza’ya çağırılıp, Pontus çetelerinin imhası ile görevlendirilmesi olmuştu.
2-Atatürk’e Çerkez Ethem’in Yaptığı Suikastı Önlemiştir:
Çerkez Ethem’in Mustafa Kemal Paşa’ya karşı 17 Kasım 1920 akşamı ve 27 Kasım 1920 günü yapmaya cüret ettiği suikast planları, Topal Osman Ağa’nın muhafızları sayesinde önlenmiş; Mustafa Kemal Paşa’yı her zaman, her şart altında korumuş, ona yürekten ve koşulsuz bağlanmıştır. Bu olaylardan sonra 3 Aralık 1920 akşamı Atatürk’ün içinde bulunduğu ve Osman Ağa’nın gerekli tedbirleri aldığı trenle Eskişehir’e giden Çerkez Ethem ve adamları tren Eskişehir’e varınca gizlice trenden inerek, Kütahya’ya kardeşlerinin yanına gitmişler ve Milli Mücadele’ye karşı silaha sarılmışlar; yenilince de soluğu Yunan’a sığınmakta bularak, Milli Mücadele boyunca Yunanla işbirliği yapmışlardı.
İkinci İnönü öncesinde başlayan “Koçgiri-Doğu Sivas Zara” ayrılıkçı isyanının bastırılmasında ana güç Osman Ağa’nın emrindeki Giresun Alayı (47. Giresun Alayı’nı oluşturan 1.Tabur) bastırmıştır. Pontus eşkıyasını da imha eden Osman Ağa’dır.
Koçgiri isyanı ile birlikte 1921 yılı başlarında, Pontus eşkıyasını Samsun ve dolaylarında imha etmemiş olsaydı, Sakarya (Polatlı-Haymana) Savaşı öncesinde Yunan ilerlemesi daha hızlı olacak ve ayrıca cephe gerisinde birde “Karadeniz cephesi” oluşarak Ordumuz gücünü bölmek zorunda kalacaktı.
Enver Paşa’nın yurda girmesini engelleyen de Osman Ağa’dır. Enver Paşa ile işbirliği içinde bulunan Trabzon Müdafaa-i Hukuk üyelerine ve hatta Trabzon’a atanan Valilere her zaman mesafeli davranmıştır.
Enver Paşa’nın yurda girmesi için Trabzon’da oluşturulan Enver Paşa’nın adamlarından oluşturulan ve bu Alay içinde “Er Ali” adıyla Ankara’ya gitmek isteyen” Enver Paşa’nın Sakarya Savaşı’nda “Atatürk yerine komutayı almak istemesini” Giresunlu gönüllülerden oluşturduğu birlik ile önlemiştir.
Sakarya (Polatlı-Haymana) Savaşı’na götürdüğü iki gönüllü alay ile, savaşın dönüm noktası olan Mangal Dağı’nın savaşın birinci günü aşırı yağmurlu ve sisli bir hava nedeniyle 23 Aralık 1921’de düşmesinden sonra, morali yükselen üstün Yunan kuvvetlerinin Mangal dağı doğu eteklerinden durdurulması için alayıyla birlikte (42. Giresun Alayı gibi) direnenlerden birisi de Gazi Topal Osman Ağa ve gönüllü uşaklarıydı. Bu direniş sonunda, Giresun Uşakları, Mangal Dağı ve Taşlıtepe’de toprağa karışarak, düşmanın “ilk günkü hızıyla” ilerlemesini durduranlardan olmuştur.
6-Seçimlerin Yenilenmesini ve Böylece Cumhuriyet’in İlanı İçin Gerekli Ortamı ‘Kendini Feda Ederek’ Hazırlamıştır:
Gazi Topal Osman Ağa, Cumhuriyet’in ilanının önündeki en büyük engel olan hilafetçi ikinci gurubun tasfiyesine neden olduğu için, pek tabi ki Cumhuriyet Şehit’idir.
El altından muhalif ikinci gurubu destekleyen, Lozan’ı imzalayan heyeti tebrik etmekten kaçınan, baskılar sonucunda 27 Temmuz 1923 tarihinde, yani anlaşmanın imzalanmasından üç gün sonra, heyetimize tebrik telgrafı çeken Rauf Orbay’ın yönlendirmesi ile “İsmail Hakkı Teke tarafından kasten gerçekler açığa çıkmasın diye öldürülen” Osman Ağa, kendilerini de koruyan “sözde kahraman” Meclis üyelerinin oylarıyla “ilgisi olmadığı Ali Şükrü Bey’in katlinden sorumlu tutulmuştur.
Böylece, Mondros’u imzalayan ve bunu “başarı gören” Rauf Orbay, Mondros’a karşı ilk direnişi başlatan Giresun Uşaklarının Başbuğu Osman Ağa’dan intikamını böylece almıştır.
“İstiklal Savaşı’nda büyük yararlılıklar gösteren Gümüş Muharebe Liyakat Madalyası sahibi olan
Topal Osman’a 1925 yılında Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası tevcih edilmiştir.”[14]
Ayrıca, 30 Ocak 1939 gün ve 3579 sayılı kanun gereğince; Kurtuluş Savaşı’nda Milli Orduda görev alan “Alay Sancaklarına” da birer İstiklal Madalyası verilmiştir.
Dolayısıyla, Milli Mücadele’ye katılan 42. ve 47. Giresun Gönüllü Alaylarının İstiklal Madalyaları vardır.
Kar, izleri örtmesin.
[1] Mustafa Kemal Paşa, 1 Nisan 1920 (Zeynel Lüle, Ali Çavuş, Doğan Kitap, İstanbul 2008, s.91)
[2] Gazi Topal Osman Ağa, 16 Mart 1921
[3] Vakit Gazetesi, 19 Şubat 1922
[4] Bu komitenin varlığından ve faaliyetlerinden, Osman Fikret Topallı’nın eseriyle bilgi sahibi olduk. Bkz; Osman Fikret
Topallı, (Hazırlayan: Veysel Usta), Müdafaa-i Hukuk ve İstiklal Harbi Tarihinde Giresun, Serander Yay., Trabzon 2011, Sahil Muhafaza Teşkilatı bölümü.)
[5] Kazım Karabekir, 30 Mart 1945
[6] Hasan İzzettin Dinamo, Kutsal Savaş, Tekin Yay., Cilt-4, İstanbul
[7] Gazi Topal Osman Ağa-Şubat 1921
[8] Hüseyin Avni Alparslan, 11 Aralık 1920
[9] Giresunlular tarafından Batı Cephesi’ne hediye edilmek amacıyla seri ateşli dört adet toptan oluşan “kudretli cebel bataryası”, İstanbul’daki gizli teşkilatın yardımı ile 10 bin lira verilerek temin edilmişti. (Topallı, a.g.e., s.:119 ve 378) 10 Osman Ağa’nın 12 Eylül 1920’de Mustafa Kemal’e gönderdiği telgrafından.
[10] Giresun müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Eylül 1920’de TBMM’ne gönderdiği telgraftan. (Topallı, a.g.e., s.:105)
[11] Topallı, a.g.e., s.:125
[12] Teoman Alpaslan, Topal Osman Ağa, Kumsaati Yay, İstanbul 2007, s.617 v.d.
[13] Ömer Sami Coşar, Milli Mücadele Basını, Gazeteciler Cemiyeti Yay. No:5, İstanbul 1971, s. 44 v.d.
[14] Kara Kuvvetleri Komutanlığı Emeklilik Şubesi Arşivi; Şahsi Dosyası.