Gönül bu işte. İyi de olsa kötü de olsa bir şekilde kayıyor. Başlıktaki kelime grubunu kullanmamın sebebi ise: yaşa ve gör. Ben de yaşadım ve gördüm. Ne kadar çok seversen sev, maalesef sevilmiyorsun. Acı bir gerçek. Fakat sonunda bir taraf yüzüstü kalıyor ya da bırakılıyor ve yahut bırakılmak zorunda kalınıyor. Bu bir zorunluluktan ibaret. Yaşamak, görmek, tatmak zorundayız bu gibi eylemleri. Sevgi eğer karşılıksızsa tam bir boş teneke, karşılıklıysa tam bir tutku, tek taraflı ise tavşan kaç köpek tut misali. Acı veriyor yeniden sevmek, gerçekten de böyle bir duygu söz konusu. Ben ya bunu başaramıyorum ya durum vahim ya da orta direk Şaban aldı başını gidiyor.
Şöyle de bir söz var ki; gönül bu, ota da konuyor uğur böceğine de. İşte bu süreç, hayatımızın belirli bir aşaması olduğu için hayat sadece geçiş sürecinden ibaret. Geçiş süreci yani basamaklar. Bir anlamda alın teri söz konusu. “Ne ekersin elinle, o gider seninle” sözünden de anlaşılacağı üzere. İyi-kötü, zor-topuz, eyleme geçirdiğimiz her şey şınanay yavrum şına şınanay, şınanay da şınanay hopa şınanay! Hayat, bu acısıyla tatlısıyla yine de yaşamaya değer bir eylem, bir süreç.