Almanya Kanada

Yayınlama: 10.07.2023
57
A+
A-

Menonitleri 90’lı yıllarda Rusya’dan Almanya’ya göç edenlerle tanıdık! Çok çocukluydular, kadınlar pantolon giymiyor, alışverişleri anneler kız çocuklarıyla beraber yapıyor, çocuklarını ve kendilerini kötülüklerden korumak için evlerine televizyon sokmuyorlardı! Kiliseleri ayrıydı! İncil’i değil, hazreti İsa gibi yaşamayı hayat felsefesi olarak tanıyor ve uyguluyorlardı! Lüks tanımayan sade bir yaşamları vardı!

30’lu yaşının başlarında olan iş arkadaşım Jakob (okunuşu yakob) çocuk parası ve diğer yardımlar hariç iyi para (3500 DM) kazanıyordu. Buraya geldikten sonra, bir kaç yıl için de, spor salonu bile bulunan, güzel bir ev yapmıştı. Jakob bir kaç hafta içinde, tasını tarağını toplayıp, güzelim evini de çok ucuza satarak, Kanada’ya gidiverdi! Bir anlam veremediğimiz bu göçün nedenini, yine kendi tarikatından olanlardan öğrendik: Kanada’da menonitler bir arada yaşarlarmış, Jakob’da inancını rahat yaşamak için onların yanına gitmiş. Bu inancın yaşamını sonraki yıllarda yanımıza gelen menonitler sayesinde daha iyi öğrenecektik. Şimdi gündemimizde   göçmenlerin paralel yaşamı ve ısı pompası var!

Büyük şehirler de Arablar ve Afrika’lılardan oluşan grubların faaliyetleri ne kadar gizlenmeğe çalışılsa da, (memlekete doldurduklarının gerçek yüzlerinin, pisliklerinin gözler önüne serilmesini istemiyorlar) vatandaşlar uyuşturucu başta olmak üzere, polisiye olayların, Lübnan’lıların, Cezayir’lilerin, Suriye’lilerin, Irak’lıların ve Afganistan’lıların elinde olduğunun farkında! Biraz tekrar oluyor ama, memleketin kadını kızı, havuza, göle gidemiyor, gündüz bile sokaklarında rahat dolaşamıyor. Kadın düşmanı müslüman azgınlar, havuzlar da, sokaklar da çıldırmış boğalar gibi, adeta ağızlarından salyalar akıtarak, kadınlara kızlara saldırıyorlar. Güvenlik güçleri ya çok geç müdahale ediyor veya sadece seyrediyor! Mahkemeler hükümetin politikasına sadık kalmak için,  beyinlerine ve yaşamlarına insan haklarının kılı bile girmemiş olan sürülerin suçlarını, insan hakkı kılıfıyla örtüyorlar! Günlerdir Fransa’da olanları görmüyorlar mı? Fransa’da ortalığı ateşe veren ne Fransızlar, ne de sağcılar! Afrika kökenli insanlar! Ders alınıp, frene basılmak şöyledursun, burada yıllardır kaçak yaşayanlara da, vatandaşlık hakkı, oturum hakkı verecek kanunlar yürürlüğe konuluyor! Halktan göçmenlere karşı daha sevecen davranması isteniyor! Bu yanlış politikayı beğenmeyenler, Almanya’nın Alternatifi isimli AfD partisine yönelince, hemen sağcı, nazi yaftası boynuna takılıyor! AfD memlekette ilk defa bölge yöneticisi ve belediye başkanı çıkarttı. Anketler oy oranının başbakan partisinin önüne geçtiğini söylüyor!

2024’den sonra yürürlüğe geçirmek istedikleri Bina Enerji Kanunu (Gebauedeenerjigesetz GEG) üstünde aylardır çalışıyorlar. Mecliste bir hafta tartışmaya açtıktan sonra, hemen yaz tatili öncesi kanunlaştırmak istiyorlardı, olmadı! Bir muhalefet milletvekilinin şikayeti üzerine, anayasa mahkemesi yeni bir kanun üzerinde ki görüş ve itiraz tartışmalarının bir haftaya sığdırılmaya çalışılmasının demokrasinin kurallarına aykırı olduğu kararını verince, hükümet avucunu yaladı! Devamı tatil sonrası Eylül’de!
Isı pompası çok pahalı. Hükümet vatandaşın mali yükünü azaltmak için herkese %30 yardım yapacak. Yıllık geliri 50 bin avro’dan az olan ailelere bir %30 daha gelecek! %10’da vaktinden önce pompaya geçenlere verilecek. Böylece devlet ısı pompa fiyatının yüzde yetmişini üstlenecek. Bu yardım hazineden değil, 2000 yılında Schröder hükümetinin kanunlaştırdığı çevre vergisi (ökosteuer) fonundan yapılacak, halktan alınan amacına uygun kullanılacak! Hazineden yapılanlar da var: Bu yıl onsekizine basan gençlere 200 avro kültür yardımı (Kulturpass) yapılıyor. Gençler bu yardımı sinemaya, tiyatroya, konsere, kütüphaneye giderek, kitaplar alarak kullanacaklar! Sosyal yardım alanlara da kendilerini geliştirmeleri için 150 avroluk aylık yardım var. Gönüllü olarak yaptıkları eğitimlerinin son imtihanını başarıyla bitirenleri de 1500 avroluk mükafat bekliyor! Emeklilerin bu yılki zam oranı batı da %5, doğu da %6 civarın da. Bu yılki enflasyondan biraz az ama, son on yılda ki %26 ortalamasıyla, %20’lik enflasyondan fazla!

Bir memleketin başbakanını düşünün, (Scholz) vatandaşın önüne çıkıp, (önceki gün) Almanya’ya göçmen gelmezse, bir kaç yıl sonra emekli aylığını ödeyemeyeceklerini söylüyor.  Emekli sandığındaki paralar Kohl zamanında amaç dışı kullanılmağa başlandı. 21 milyon emeklinin aylığı yıllardır hazine aktarımıyla yapılıyor! Hayatta kalması göçmenin gelmesine bağlanmış olan bir sistem temelden yanlış değil mi? Memleketin her yıl milyonun üstünde, hatta 1.5 milyon göçmene ihtiyacı olduğunu söyleyenler, Almanya’nın Kanada, Amerika ve Avustralya gibi kaliteli göçmen seçmesini talep ediyorlar. Çeyrek asırdır Kanada’da yaşayan iş arkadaşım Jakob geldi aklıma! Memleketine ihtiyacı kadar, gereken şartları beraberinde getiren göçmen kabul eden Kanada’da ki yaşamını ortak arkadaşlarımızdan öğrenmek istedim. Bunun için ibadet günlerini öğrenip, (haftada 3 gün Katolik ve Protestanlar haftada 1 gün) iki kilometremiz de bulunan komşu köyümüzde ki kiliselerinin pardon duaevlerinin yolunu tuttum! Dış görünümü normal bir binayı andıran inançlarının gerektirdiklerini ifa ettikleri yapıları duaevi olarak adlandırıyorlar. Kilise değil. Yedi çocuklu Andreas tatillerini dünyanın en ücra köşelerinde ki duaevlerinin inşaatlarında çalışarak geçiriyor. Ayrıca her ay kazancının bir bölümünü de kilise yapımı ve misyonerlik çalışmalarına ayırıyor!

Hepsi beni kucaklayarak karşılıyor! Onlardan Jakob’un Kanada’nın St. Jakobs’un da yaşıyor olduğunu, Kamyon şoförlüğü yaptığını öğreniyorum. Hayatından çok memnun. Yedi çocuğu var. Proje ve masa arkadaşım, çocuklar Allah’ın gülleridir diyen, 42 yaşındaki Josef’in dokuz çocuğu vardı! Jakob’un yaşadığı yöre de tıpkı burada olduğu gibi evlere televizyon girmiyor, at arabaları ile seyahat ediyorlar.  Almanya’ya gelmemiş, gelmeyi de düşünmüyor! Jakob sizden daha iyi yaşadığına göre, siz Kanada’ya…. Kısacık boylu Johann hemen sözlerimin üstüne atlayarak; bakmayın siz Jakob’un söylemlerine, burası Kanada’dan çok çok iyi: oranın doğusu batısı ayrı, İngilizce, Almanca, Kanadaca konuşuluyor.  Bir tarafı çinliler, diğerini Hindistanlılar teslim alarak, ayrı topluluklar oluşturmuşlar. Kanadalılar pis işler de çalışmıyorlar. (yetmişli yıllardan tanıyoruz burada çalışan türkler olarak) Aynı işi yapmalarına rağmen yabancılardan fazla kazanıyorlar! Bu da bize yabancı değil! ve sözlerini; buradan iyi olsay dı, bizler buralar da durur muyduk ile bitiriyor! Jakob’un arkasından buraya gelenler, mahallelerde bir araya geldiler, evlerini ve çocuk parklarını yaptılar, evlerinin önlerindeki sokaklardan karnaval geçitlerine bile müsaade etmediler. Niye Kanada’ya gitsinler ki? Sadece burada at arabalarıyla seyahat yok!

Almanya’da ki sayıca en kalabalık ve en eski topluluk olan Türkler bazı şehirler de kendi aralarında yaşamayı tercih ediyor olsalar da, kesinlikle kendilerini Alman toplumundan dışlamıyor. Arabistan ve topluma son yıllarda katılan Afrika kökenliler, mafyavari yapılanmalar da boy gösteriyor olsalar da, paralel bir topluluk kurma görüntüsü vermiyorlar. Öyle bir şey yapmağa kalksalar açlarından ölürler! Memleketin her tarafında sadece almanca konuşuluyor. Yabancılar akademik de olsalar, hakettiklerinden az kazanıyorlar! Aynısı maalesef kadınlar için de geçerli!

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları