Bir şeyin vakti geldiğinde, laf gediğine oturur ya da oturtulur.
Rızık kapısının ardında, evlilik çağının başlangıcında veya bir yolculuğun, iş gezisinin, seyahatin veya hayatın sonlanmasının eşiğinde, kuşlar ötüyor.
Ancak, erken öten kuşların başı horozlar tarafından kesiliyor.
Bu metafor, yaşamın her aşamasında karşımıza çıkan gerçeklikleri yansıtıyor. Kuşlar, söz konusu olduğunda, gözlerinin tepede olmadığına inanıyorum, biz insanlar gibi. Ancak, uçma kabiliyeti kanatlardaki hava keseciklerinin içinde gizlidir.
Uçmalısın, yükselmelisin, havalara yükselmelisin. Ayakların yerden kesildiğinde, kalbimde konmalısın, Sayın Gülben Ergen! İlginç bir durum var burada; fiil olsun ya da isim olsun, her kelimenin bir şarkı veya türküyle ilişkilendirilebildiği bir dünya.
Şarkı ve türkünün geldiği yerde, vakti geldiğinde her şey çıplaklığıyla ortaya çıkacaktır.
Hoşça kalın, saygılarımla…