Kömürden ısı pompasına

Yayınlama: 30.04.2023
26
A+
A-

Savaştan uzak olmayan yıllar da kömürle ısınıyorduk. Sert başlayan kışın hafif geçmesi, Rusya Ukrayna savaşının getirdiği enerji sıkıntısı, fiyatlar çok yükselmiş olsa da, evlerimize 1960’lı yılların ısınma aracı olan kömür sobalarını tekrar kurdurmadı! Ekonomi bakanı Habeck efendi, memleketin %54’lük Rusya doğalgaz bağımlılığını, arap emirlikleri, suudiler, Libya ve Amerika’dan telafi etmenin yolunu buldu. Vatandaş %15 civarında az enerji kullandı. Bunda yükselen fiyatların da muhakkak katkısı oldu! Bu kadar kısa bir zaman diliminde o kadar çok rahatlamış olacaklar ki, önceki hafta memleketin son 3 atom santralını da kapattılar.

Taş kömürlerimizi paketler halinde marketlerden alıyor veya mahallelerimiz de, köy kasabalarımız da kömür dağıtımı yapanlar, çuvallarla mahzenlerimize, depolarımıza taşıyorlardı. Yıllarca o ağır kömür çuvallarını, bir tavşan çevikliğiyle taşıyan, köyümüzün kömürcüsü Alfred’i, hep beraberinde getirdiği güleryüzüyle hatırlıyoruz! Yetmişine kadar çalıştı, doksanına yaklaştı! Almanya’nın tek madeni olan kömürün yanısıra Heizöl (ısıtıcı yağ) isimli akaryakıt ile de mekanlarımızı ısıtıyorduk. Aynı kömür de olduğu gibi, ihtiyacımızı kabımıza gelen tankerlerden depolarımızda ki bidonlara, evlerimizin mahzenlerinde ki birkaç bin litrelik tanklarımıza dolduruyorduk. Bu işi yazdan hallediyorduk, kışın fiyatlar yükseliyordu!

Zamanla yerleşimler değişik yollar buldular: Bazı şehirler vatandaşlarının ısıtma ve ısınma ihtiyaçlarını, akaryakıt (ısıtıcı yağ) ile çalıştırdıkları merkezden dağıtmağa başladılar. Şehirgazı ile sobalarımızı yakıyor, kaloriferlerimizi ısıtıyorduk! Bazı yöreler bu işi çöplerini yakarak yapmağa başlayınca, maliyeti daha da düşürüp, çöpleri de temizleyerek, bir taşla iki kuş vurdular! Zaman sonra onları örnek alan diğer yöreler, ihtiyaç fazlalıklarını komşularına ulaştırıp, ismi Fernwârme (uzak ısıtma) olan sistemi hayata geçirdiler.

Gelişerek günümüze kadar gelen uzaktan ısınmanın alanı çok genişledi: Döküm fabrikaları, rafineriler, termik ve atom santralleri, kısacası üretim için gereken ısıyı, üretimin ardından binaların kalorifer sistemlerine yönlendirdiler! Doğalgaz ile gelen çeşitli kombi sistemlerinde, yanan gazın dumanından da ısı üretilmeğe başlandı. Çeşitlilik rekabeti beraberinde getirdi. Isıyı ucuza veren firmalar arasında mekik dokumağa başladık! Kesildikten sonra en az iki yıl beklemeyen odunun yakılmasının yasak olduğu bu memlekette, çevre kirliliğinden bahsedilmeğe başlanınca, doğalgaz üreten ve dağıtan firmaların programlarında yenilenebilir enerji boy göstermeğe başladı! Birazcık pahalıydı ama, çevreyi koruyorduk! İsteyen istediği oranda (%30-40-70 veya %100) yenilenebilir (güneş, su, rüzgâr, biyo (hayvansal bitkisel) ve yeraltı) enerji tüketiyordu.

Rusya Ukrayna savaşı Almanya’ya, enerji de dış devletlere göbeğinden bağlı olmanın, aniden ayazın ortasında kalabileceğini gösterdi! Bu bağımlılık yetmezmiş gibi, Merkel hanımın başına buyruk bir şekilde, memleketin atom santrallerinin kabısına kilit vurmasının çok yanlış olduğu, duymak istemeyenlerin kulaklarına, görmek istemeyenlerin gözlerine yıldırım gibi indi! Kapatmakla bitmiyor; bir santralin sökülmesi yirmi otuz yıl sürüyor, iki üç milyara maloluyor. Köyümüzde Helmut Kohl zamanında ruhsatsız yapılıp, mahkemece kapatılmasına karar verilen atom santralının, 22 yıl önce başlayan söküm macerası henüz tamamlanmış değil; atom patlatılan kubbe damlı bina ve minare gibi bacası yerinde duruyor. Çöplerin binlerce yıl nerede depolanacağını kimse bilmiyor! Kimse şehrinde veya eyaletinde, evinin yakınında yüzyıllarca radyasyon istemiyor!

İki yıl önce kombilerimizi kontrol etmeğe başladılar; amaç yenilenebilir enerjiden üretilen doğalgazı yakıp yakamıyacağını öğrenmek! Yakamıyacak kapasitesi olmayan aletler, devletin ve dağıtıcı firmanın katkısıyla değiştirilmeğe başlandı. Bugünlerde yeni bir projenin peşindeler; 2024 yılından sonra evlere doğalgaz ve akaryakıt (heizöl) ile çalışan kombiler takılmayacak. Şu anda çalışanları kullanmak, bozulduğunda tamir ettirmek serbest. Yeni kombiler de en az %65 yenilenebilir enerji kullanılacak. Kombi fiyatları 4 ile 10 bin avro arasında. Bu araya benzin ve mazot litre fiyatını da 170 ve 165 kuruş (Cent) olarak sıkıştıralım! Enflasyon 7.2.

Merkel yıllarca Yeşiller’in projelerini hayata geçirmeyi yeğlemişti. Şimdi iktidara ortak olan Yeşiller, planlanan otobanların yapımlarını durdurmak, otobanları 130 km/s’e, şehir içlerini 30 km/s’e bağlamak istiyor! Amaçları motorlu vasıtaları yakın bir gelecekte tamamen yollardan kaldırmak. Hür demokrat ulaştırma bakanı direniyor!

Altmışlı yetmişli yıllarda memlekette çoğunluk kömür ile ısınırken, tabi ki gazyağı, şehir gazı, doğalgaz ve kombi ile ısınanlar da vardı. Zamanla çoğunluk kömürden, akaryakıta, (Heizöl) şehir gazına ve doğalgaza taşındı. Bugünlerde insanların karşısına Wârmepumpe (ısı pompası) isimli yeni bir değişim geliverdi! Derin dondurucu büyüklüğünde ki aleti evinizin yanına kuruyorsunuz. Alet havadan, sudan, güneşten ve yeraltından (hepsi yenilenebilir) ısı üretiyor. 1 kilowat elektrik ile 4 kilowat ısı üretiyor. Soğutarak, kilima görevini de üstleniyor. Aktüel fiyat; 12 – 17 bin avro, kurmak hariç. Devlet %50’ye yakınını üstleniyor! Memleketin Viessmann isimli 106 yıllık tarihi olan ısı pompası üretici firmasını, 14 milyar gaymeye, pardon Dolara amerikalılar satın aldı. Diğer üreticiler de potaya girdiğin de, ısı pompasının fiyatı aşağılara gelecektir. Biden endüstrisini korumak, yabancı firmaları memleketine çekmek için, elektriğe tavan fiyatı getirdi. Almanya da aynısını yapacak!

Vatandaşlardan yükselen bir kaç yıl daha çalışsınlar isteklerine aldırmayan, iki ay sürecek soğuk bir kış da, doğalgaz stoklarımız tamamen boşalır diyen, kendi komisyonundaki enerji bilirkişisinin uyarısını duymayan başbakan Scholz ile yardımcısı yeşil Habeck efendi, Belçika’nın Atlantik kıyısına (Kuzey Denizi Nordsee) kurmayı planladıkları 300 tane Off – Shore, Rüzgâr gülü parkı müjdesini verdiler; kapasite 300 Gigawatt. 1 Gigawatt eşittir 1 Santral. Kapattıkları 3 atom santralına karşılık, 300 tane yeni santral açacaklar! Ostende, Nieuwpoort, Calais’ın rüzgârı hiç durmaz, denizi de pek derin değildir. Balıkçılar, midyeciler (çok gelişmiştir gemilerle yapılır) karidesciler (atlarla yapılır) ve kuşlar ne derler, bilemem!

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları